Kelâmi bir problem olarak elem ve haz
Nitekim dünya âleminde varlığını inkâr edemediğimiz kadar iyilik ve kötülük vardır ve bunların sonuca yansıması elem ve hazdır. İslam Kelâmı açısından bu durum hayır ve şer kavramları ile alakalıdır. Bu bağlamda hayır ve şerrin yani elem ve hazzın kaynağının tespiti, insan fiilleriyle irtibatlandırılması ve Tanrı-insan ilişkisinin de açıklanması gerekmektedir. Kelam ekolleri elem ve haz kavramına…
İtikadi Ekollerin İnsanın Özgürlüğü Bağlamında Hidâyet ve Dalâlet Mefhumlarına Bakış Açısı
İslam mezheplerinin insanın hürriyeti konusunda benimsedikleri düşünce yapısı, hidâyet ve dalâlet anlayışlarının temelini oluşturmaktadır. Bu temelden yola çıkan İslam âlimlerinin bu kavramlar hakkında birbirinden farklı tanımlamalar yapması, çeşitli görüşlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ancak bu farklılıkların gün yüzüne çıkmasının birden fazla sebebi bulunmaktadır. Bunlar da kelimenin Arapça kökenli olması ile girdiği kalıba göre genel manadan kopmamak…
Bir Teodise (Ta‘dîl) Anlayışı Olarak Kelâm’da Bütüncül Teolojik Perspektif
Kötülük (şer) problemi etrafında başlayan teolojik kriz, hayatın bütününü etkileyen bir değerler krizine dönüşmüştür. Teodise konusunda yapılan çalışmalara rağmen kötülük probleminin yol açtığı kriz aşılamamaktadır. Birçok neden söz konusu olsa da en önemli sebep hakikat ve algı arasındaki kopuşu derinleştiren mutlaklaştırılmış parçacı bilgisel kabullerdir. Özellikle beşerî bilginin mutlaklaştırılması, problemin nedeninin Tanrı’nın sıfatları ile evrende tecrübe…
Naslar ve İnsan Fıtratı Bakımından Teklif-i Mâlâ-Yutâk’ın Konumu
Allah’ın insana güç ve imkânını aşan sorumluluklar yüklemesinin caiz olup olmadığı tartışılagelen kelâmî meselelerdendir. Fiillerinde insana tam bir özgürlük ve tercih hakkı tanıyan Mu‘tezile, bu anlayış doğrultusunda teklif-i mâ lâ-yutâk’ı/güç yetirilemeyen ilâhî teklifi zulüm diye nitelemiştir. Allah’ın zulüm gibi kabîh şeyler yapmasının O’nun adalet sıfatıyla bağdaşmadığından hareketle güç yetirilemeyen ilâhî teklifi caiz görmemiştir. Allah’ın sonsuz…
Mu‘tezilî Tanrı Tasavvurunda Çerçeve İlke: Adalet -Dinî ve Felsefî Temeller Bağlamında Bir Değerlendirme-
Mu‘tezilî kelamcılar kendilerini tevhid, adalet, va’d ve vaîd, el-menzile beyne’l-menzileteyn ve emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker’den oluşan beş ilkeyi (el-usûlu’l-hamse) benimseyen kimseler olarak tanıtmışlardır. Adalet ilkesi bu beş ilke içindeki hiyerarşide ikinci sırada yer almış olmasına rağmen tevhid ile eşdeğer hatta mezhebî tercihlerin belirlenip kurgulanmasındaki işlevsellik bakımından ve diğer üç ilkeyi de kapsaması nedeniyle Mu‘tezile kelamında…
Şaban Ali Düzgün’ün kelami problemlere yaklaşımı ve Türkiye’deki kelami çalışmalara katkıları
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı başkanı ve Fakülte Kurulu üyesi olan Şaban Ali Düzgün ayrıca Kelam Araştırmaları Dergisi’nin kurucu editörüdür; Arapça, İngilizce ve Almanca bilmektedir; başarılı bir akademik hayata sahiptir. İnsan değişen ve gelişen bir canlıdır. Zaman; yaşantıyı, kuralları, ihtiyaçları, toplumları değiştirir ve dönüştürür. Bir nesilde garipsenen bir durum sonraki nesilde gayet normal…
Tanrı’nın Sesi Vicdan ve Hakikate Ulaşmanın Muharrik Gücü Olarak Havâtır Kavramı
Tanrı’nın varlığı ve insanla ilişkisi gündeme geldiğinde O’nun varlığını kabul etsin veya etmesin her insan şayet varsa ve mümkünse bir şekilde Tanrı ile bağ kurma, O’nunla iletişime geçme arzusunu taşır. Çünkü yapısı gereği insan, varlığını bilip de görmediği ya da var olup olamayacağını düşündüğü şeylere yönelik olarak karşı konulamaz bir merak duygusu besler. Halbuki ilâhî…
İktidar Olmanın ve Muhalefette Bulunmanın Ahlâkî Söylemlere Etkisi -Erken Dönem İslam Düşüncesi Bağlamında Bir Değerlendirme-
İktidar olmanın ve muhalefette bulunmanın farklı ahlâkî söylemler doğurduğu tarihsel olarak sabittir. Siyasal aktörlerin ve düşünürlerin siyasal pozisyonları, onların ahlâkî söylemlerinin içeriğini belirlemiştir. Bu makale siyasal duruşun, siyasî aktörler ve kelâmî fırkaların ahlâkî söylemleri üzerinde belirlenimini erken dönem İslam düşüncesi bağlamında konu edinmektedir. İktidarı elinde bulunduran Emevîler’in ve sonrasında Abbâsîler’in söyleminde yöneticiye itaat, asayiş ve…
İmâmiyye Şîası’nın Aşere-i Mübeşşere’ye Yaklaşımı
Sünnî toplumlarda büyük bir meşruiyet zeminine ve şöhrete sahip olan Aşere-i Mübeşşere mevzusunun İmâmiyye Şîası’nda nasıl işlendiğini bilmek onların konuyla ilgili tasavvurlarını delilleriyle serdetmek bütüncül bir bakış açısı için önem arz etmektedir. Bu çalışmada Ehl-i Sünnet ve İmâmiyye Şîası hadis kaynaklarında geçen Aşere-i Mübeşşere ile ilgili rivayetler incelenmiş ve Şîa’yı farklı bir bakış acısına sevk…