Vahiy

Kur’ân Lafızlarının Aidiyetine Dair Tefsir Geleneğindeki Tartışmalar ve Bunların Kritiği

İslâm düşünce tarihine bakıldığında ilim adamlarının kelâmullâhın tabiatını anlamak ve bunu anlamlandırmak konusunda bir çabanın içerisine girdikleri görülmektedir. Esasen Allah’ın nasıl bir kelâma sahip olduğunu anlamak ve kavramak, fizik âleminden fizikötesine doğru bir bakış çabasıdır. Buna rağmen hakikatin yılmaz arayıcısı insan, bu konuda söyleyecek bir söz bulabilme çabası içindedir. “İlâhî kelâmı”, Allah’ın bir sıfatı olarak…

Gazzâlî’nin düşünce sisteminde nübüvvet

Gazzâlî’nin gerek nübüvvet konusundaki özgün yaklaşımları gerekse nübüvvetle ilgili meselelerin eserlerindeki yaygınlığı göz önünde bulundurulduğunda onun nübüvvet konusuna verdiği önem açıkça görülür. Daha önce farklı çalışmalar Gazzâlî’nin nübüvvete dair fikirlerini betimleyici bir şekilde veya felsefenin doğrudan bu konudaki etkisi bakımından ele almıştır. Bu tezde ise Gazzâlî’nin düşüncelerinin bütünü dikkate alındığında onun nübüvvete dair fikirlerinin nasıl…

Mâturîdî’de ilâhî hikmet ve insan fiilleriyle ilişkisi

Ebû Mansûr el-Mâturîdî, Semerkant havzasında yetişmiş Türk ve İslam dünyasının önemli düşünürlerinden biridir. İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe’nin inançla ilgili görüşlerini sistematize eden Mâturîdî, inanç sahasında kendi adıyla adlandırılan “Mâturîdîlik” mezhebinin kurucusudur. Onun Te’vîlatü’l-Kur’an ve Kitâbü’t-Tevhid adlı eserlerinde hikmet en temel kavramdır. O, hikmeti her şeyin gayesi, hakikati anlamında kullanmış ve âlemde hiçbir şeyin amaçsız, boşu…

Aklı Yerinde ve Zamanında KullanmaPerspektifinde Peygamberlerin “Fetânet” Sıfatı

Akıl ve vahiy insanlığa yol gösteren iki önemli rehberdir. İnsanlık ancak bu iki rehber sayesinde doğru yolu bulabilir. Fetânet ise işlevsel aklın zirve noktasıdır ki, bu durum peygamberlere verilmiş özel bir vasıftır. Bu vasıf, aynı zamanda aklı yerinde ve zamanında en iyi şekilde kullanma yetkinliğine sahip olma demektir. Bu, tek başına büyük bir değer ve…

Halku’l-Kur’an Tartışmaları Çerçevesinde Fazlur Rahman’ın Vahiy Anlayışı

Modern dönem arayışlarından biri de hermonetik ve tarihselci söylem şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu dönemin önde gelen ilk mümessili Farzlur Rahman’dır. Onun ve diğer tarihselci bakış açısını benimseyenlerin bu yöntemi kullanırken gündeme getirdikleri en önemli konu vahyin mahiyetine yönelik yorumlamada ortaya çıkmaktadır. Bu sırada konu temellendirilirken referans alınan diğer bir mesele de Kur’ân-ı Kerîm’in yaratılmış olup…

Mâtürîdî’de Vahyin, Bireyi ve Toplumu İnşası

Yetkin bir mütekellim olmasının yanında hacimli bir tefsir eseri de bulunan İmam Mâtürîdî’nin (ö. 333/944) bireyin ve toplumun temel meseleleriyle yakından ilgilendiği düşünülmektedir. Mâtürîdî bireyin ve toplumun inşasının en baştan sağlam bir zemin üzerine kurgulanmasını hedeflemiştir. O, öncelikle “küçük âlem” şeklinde isimlendirdiği insanın bireysel hayatını şekillendirecek olan ve doğuştan ona yüklenen fıtrata dair özellikleri ve…

Deistlerin Vahiy Karşıtlığı-Muhammed Abduh’un Vahiy/Nübüvvet Anlayışı ve Modern Kelamî Yaklaşımlar Üzerine Bir Değerlendirme

Modern çağda, problemler ilahî yardımdan ziyade akıl yürütme gibi insan becerilerinin yardımıyla çözümlenmektedir. Bu bağlamda ilahî vahyi reddetmek ve ancak akılla kavranabilecek bir varlığı kabul etmek üzerine kurulu olan deizm, pek çok insana makul görünmeye başlamıştır. Aynı zamanda, herhangi bir rasyonel temelden yoksun olduğu varsayılan dinî inanç ve pratiklere atıfta bulunurken hurafe kelimesini kullanmak popüler…

Allah’ın Varlığı ile İlgili Klasik Dönem İslamî Deliller 

Bu çalışmada Mütakaddimin kelâmından Mütaahhirin kelâmına geçişte Tanrı kanıtlamaları-nın ilk biçimlerine yeri verilmektedir. Çalışma boyunca Wensick’in Muslim Creed adlı çalışma-sında eksik bırakılan bazı kısımlara göndermede bulunulmakta, bu bağlamda kelâm düşüncesin-deki deliller konusuna ilişkin üç düşünce ekolü arasında karşılaştırmalar yapılmaktadır. Bunlar-dan ilki akılcı argümanı tamamen reddeden ve Allah’ın varlığının ancak vahiy (sem‘) yolu ile bili-nebileceğini iddia…

Deizm ve Kelam Açısından Tanrı Tasavvurları Bağlamında Nübüvvetin İmkânı Meselesi

Bu çalışmada İngiliz deizmi özelinde, vahiy konusunda deist düşünce tarafından ortaya konan argümanların, klasik kelâm ekolleri açısından bir analizi yapılmaktadır. Deizm, sadece insan aklından hareketle oluşan doğal dinin, vahye dayalı olarak var olan kurumsal dinlerden daha tam ve mükemmel olduğunu ileri sürmektedir. Bu düşüncelerini temellendirmede Tanrı’nın mükemmel ve değişmez olduğu iddiasından hareket ettikleri görülür. Bu…

Şiâ-İmâmiyye’nin Muhaddes ve Mütevessim Kavramlarına Bakışı

Şiî düşüncenin özünü oluşturan nas ve tayin fikrini on iki imam inancı şeklinde sistemleştirerek temel bir iman esası olarak benimseyen İmâmiyye, imâmeti nübüvvetin devamı mahiyetinde görmekte; dolayısıyla imamlarla Hz. Peygamber’i birçok açıdan özdeşleştirmektedir. Bu anlayış neticesinde Kur’ân’da yer alan nübüvvet ve risâlet konulu âyetlerde geçen “nebî” ibaresinin yanına “imam”ı da yerleştiren İmâmiyye, naslarda geçen bütün…

  • 1
  • 2