Celâleddin Ed-Devvânî’nin XVIII. Yüzyıldaki İzdüşümü: Muhammed B. Ahmed Et-Tarsûsî’nin Hâşiye ‘Alâ Risâleti İsbâti’l-Vâcib Adlı Eseri Üzerine Bir Değerlendirme

Bu çalışmada, Muhammed b. Ahmed et-Tarsûsî’nin (ö. 1145/1732) isbât-ı vâcib problemine ilişkin Hâşiye ‘alâ Risâleti İsbâti’l-vâcib ve havâşîhâ adlı muhtasar risalesi muhteva bakımından incelenerek, onun isbât-ı vâcib meselesine dair görüşleri ele alınacaktır. Ayrıca çalışmada Tarsûsî’nin bu haşiyesinin nüshaları hakkında bilgi verilecek ve müellif nüshasının neşri yapılacaktır. İsbât-ı vâcib problemine ilişkin kapsamlı ilk müstakil eserler olarak Celâleddîn ed-Devvânî’nin (ö. 908/1502) Risâletü İsbâti’l-vâcibi’l-kadîme ve Risâletü İsbâti’l-vâcibi’l-cedîde adlı eserleri kabul edilmektedir. Devvânî, Risâletü İsbâti’l-vâcibi’l-kadîme’yi gençliğinde yazmış ve bu eserinde tenkitçi bir üslup ile isbât-ı vâcib konusunda kendisinden önce kelâm bilginleri ve filozoflar tarafından ileri sürülen burhanları ele almayı amaçlamıştır. Risâletü İsbâti’l-vâcibi’l-cedîde’yi ise ilmî bakımdan daha yetkin olduğu ileri yaşlarında yazmış, bu risalede önceki yazdığından farklı olarak mârifetullahı incelemeyi gaye edinmiştir. Dolayısıyla Devvânî, ilk risalede kendisinden önceki literatürde ortaya konulan isbât-ı vâcib problemi merkezinde imkân delili çerçevesinde devr ve teselsülün butlânı yoluyla yapılan ispat şekillerini eleştirel bir yöntem ile ele alırken; ikinci risalede ise klasik kelam metinlerinin “ilahiyat” bölümünde yer verilen bütün problemleri serdederek, önce Allah’ın varlığının ve birliğinin ispatını, ardından da ilâhî sıfatları, bu sıfatların âleme yansımasını (Allah-âlem ilişkisi) ve Allah’ın hikmetini incelemiştir.
Osmanlı ilim çevrelerinde Devvânî’nin her iki metni üzerine çok sayıda şerh ve hâşiye telif edilmiştir. Özellikle muhtevi olduğu konular bakımından Devvânî’nin Risâletü İsbâti’l-vâcibi’l-kadîme adlı eseri ile bu eser üzerine yazılan Muhyiddîn Muhammed el-Karabâğî’nin (ö. 942/1535) Şerhu İsbâti’l-vâcib adlı şerhi ve bu şerhe Mîrzâcân Habîbullah b. Abdullah eş-Şirâzî ed-Dihlevî (ö. 994/1586) tarafından yazılan Hâşiye ‘alâ Şerhi Risâleti İsbâti’l-vâcib li’l-Karabâğî adlı hâşiye Osmanlı bilginleri tarafından büyük ilgi görmüştür.
18. yüzyılın önde gelen Osmanlı bilgini Tarsûsî’nin hâşiyesi de isbât-ı vâcib literatürünün önemli bir halkası konumundadır. Tarsûsî’nin hâşiyesi Devvânî’nin metninin bütün tartışma konularını kapsamaktadır. Tarsûsî’nin Hâşiye ‘alâ Risâleti İsbâti’l-vâcib adlı eserinin Türkiye Kütüphanelerinde on tane nüshası vardır. Bu nüshalardan Köprülü Kütüphanesi Mehmed Asım Bey koleksiyonu 201 numarada kayıtlı nüsha müellif hattıdır. Tarsûsî, hâşiyesinde Devvânî, Karabâğî ve Mîrzâcân’nın metinlerinden bazı pasajları naklederek isbât-ı vâcib meselesine dair yorumlar ortaya koymaktadır. Müellif, risalesinde Devvânî’nin eserinin bölümlerini takip ederek, önce Zorunlu Varlık’ın ispatına yönelik imkân delilinin yöntemlerini tahlil eder. Daha sonra da devir ve teselsülün iptaline yönelik olan burhân-ı tatbîk, burhân-ı tezayüf ve burhân-ı arşî’yi ele alır. Tarsûsî, eserin son kısmında ise vâcib, mümkin, mümteni, varlık, yokluk, illet, ma’lûl gibi kavramlara ilişkin genel ilkeleri inceler. 

Yazar: Hatice TOKSÖZ
Yayın: Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Cilt: 
Sayı: 48
Sayfa: 4 – 38
Tarih: 2022
DOI: 
ISSN: 2602-2346
URL: https://dergipark.org.tr/tr/pub/sduifd/issue/62972/820470