“Halk-ı Cedîd” İfadesinin Kavramsal Çerçevesi

Dünya hayatında bilinçli olma evresine ulaşan insandan beklenen ilk ödev, Kur’an’a göre kendi olma cesaretini göstererek fıtratına aykırı olan düşünce ve davranışları temizlemesi; ikinci ödev ise kendisini var eden Yaratıcı’sını tanımak ve O’na gereği gibi kulluk etmektir. Zira Allah, yalnızca başka varlıklara boyun eğmeyi reddetme tavrını sergileyenlerin bağlılıklarını kabul etmektedir. Ne var ki tarihi süreçte insanların çoğu çevresini kendine ait bir mülk gibi algılamakta, yeryüzünde dengeyi bozmakta, doğaya yönelik kötü tasarrufları nedeniyle insanlığı kaosa sürüklemekte ve doğada bulunan her şeyin sonlu ve sınırlı olduğunu unutmaktadır. Sonuçta ahlakî bir seçim yapmayarak Allah’tan uzaklaşmaktadır. İş, ahirette yeniden yaratılışı inkâr etme durumuna kadar gitmektedir. İnsanların bir kısmı ise zamanla elçilerin getirmiş oldukları ilahî buyrukla kendi aralarına mesafe koymaktadırlar. Bu durum onların tarihin aktör öznesi konumundan seyirci/nesnesi pozisyonuna gerilemelerine neden olmaktadır. İslam dininin insanlığın dünü ve bugünüyle tarihteki serüveni tam bir hayal kırıklığına dönüşmüştür. Allah da İslam dininin emrettiği hususları gereği gibi yerine getirmeyenlerin yerlerine başkalarını getirmek ya da itaatte kusur işlemeyen başka varlıkları yaratmak konusunda uyarmaktadır. Kur’an’ı Kerîm ahirette yeniden yaratma hadisesini inkarcılara karşı kullanırken, dünyada yeniden yaratma olayını inananlara karşı dile getirmektedir. Bu noktadan hareketle makalede Allah Teala’nın hem inkarcılara hem de inananlara karşı kullandığı halk-ı cedîd yani yeniden yaratma kavramını incelemeye çalışacağız.

Yazar: Mehmet TÖZLUYURT
Yayın: JASSS (The Journal of Academic Social Science Studies)
Cilt: 15
Sayı: 91
Sayfa: 303-314
Tarih: 2022
DOI: 10.29228/JASSS.63836
ISSN: 2148-4163
URL: https://jasstudies.com/
10 Ocak 2023

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.