İslam dininin geliş amaçlarının başında güzel ahlak gelmektedir. Bu anlamda bütün dini ilke ve uygulamaların ahlâkî açıdan insanı geliştirici bir özelliği vardır. Bu durumun bir sonucu olarak İslam, cahiliye toplumunu bir erdemler yurduna çevirmiş ve onları birçok açıdan yeryüzünün düşünce önderleri mesabesine getirmiştir. Benzer durumlar peygamber gönderilmiş diğer eski kavimler için de geçerlidir. Ancak peygamberlerin nice erdemler kazandırdığı toplumlar nebevi öğretilere sahip oldukları iddialarına rağmen süreç içerisinde bu ahlâkî erdemlerden uzak hale gelmişlerdir. Durum böyle olunca, ahlâkî erdemleri geliştirmek için vazedilen ilkelerin tam da erdemlerden uzaklaştırıcı bir şekilde anlaşılması, üzerine tefekkür edilmesi gereken önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda makalemizin gayesi “nasıl oluyor da güzel ahlakı tamamlayıcı ilkeler erdemlerden uzaklaştırıcı bir şekilde yorumlanabiliyor?” sorusunu cevaplandırmaktır.
Yazar: | Hüseyin KAHRAMAN |
Yayın: | Sırat |
Cilt: | 2 |
Sayı: | 1 |
Sayfa: | 56 – 87 |
Tarih: | 2021 |
DOI: | |
ISSN: | 2717-8064 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/sirat/issue/62392/900532 |