İslam Kelâmında Nübüvvetin Gerekliliğinin Temellendirilmesi

Müslümanların farklı din ve düşüncelerle karşılaşmaları, Müslüman alimlerin nübüvveti gündemlerine almalarının en başta gelen nedenidir. İslam düşüncesinin yüz yüze kaldığı iç ve dış etkenler nübüvvetin akli ve nakli yönden temellendirmesine ve ona yönelik itirazlara karşı savunma refleksi geliştirilmesine imkân da sağlamıştır. Kelâmcılar, Sümeniyye/Berâhime ile özdeşleşen insani tecrübenin nübüvvet birikimini anlamsız ve gereksiz kıldığına dair düşüncesine; diğer din ve düşüncelerin eleştiri ve itirazlarına karşı nübüvvetin olgusal olarak gerekliliğini temellendirmeye ve kanıtlamaya çalışmışlardır.  Dış etkenlere karşı verdikleri fikri mücadelenin yanında Müslüman düşünürler,  nübüvveti temellendirme konusunu Allah’ın fiilî nitelikleri çerçevesinde Allah’ın peygamber göndermesinin imkanını salah/aslah ekseninde tartışmışlardır. Mu’tezile nübüvvetin gerekliliğini vücubiyetle temellendirirken; Mâturîdîler, hikmet anlayışı çerçevesinde insan için gerekliliğine vurgu yaparak peygamber göndermenin Allah’a vacip olmasını reddetmişlerdir. Eş’ariler ise nübüvvetin vacip ya da gerekli olduğu anlayışını uygun görmeyerek Allah’ın iradesi kapsamında gerçekleşen bir fiil olarak değerlendirmişlerdir. Nübüvvet konusunun tartışılmasında önemli etkenlerden biri de Şiî düşüncenin imametin nübüvvetin devamı gibi görmeleri ve imamın masum olduğu anlayışıdır. Müslüman kelamcıların bu düşünceyi reddeden ortak bir tavır gösterdikleri söylenebilir. Tarihin hemen her döneminde nübüvvet olgusuna yönelik yapılan eleştiri ve itirazların yoğunlaştığı dönemlerden biri de yakın dönemdeki yeni ilmi Kelâm dönemidir. Batının pozitivist ve materyalist düşüncesinin maneviyata yönelik tehditkâr faaliyetlerinin özellikle nübüvvete yönelik şüphe ve ithamlarla yoğunlaştığı görülmektedir. 19. yüzyıl Batılı düşünürlerin ruh ve benzeri konularda yaptıkları deneysel çalışmalar, hipnoz, manyetizma, dahilik, canlılar arasındaki iletişim ve içgüdü gibi konularda bilimsel açıklamalar, Müslüman düşünürleri, vahyin bilimsel açıdan ispatlama girişiminde bulunmaya sevk etmiştir. Savunma refleksi ile nübüvvete yönelik itirazlara akli ve bilimsel cevap verme gayreti farklı bir temellendirme girişimi olarak dikkat çekmektedir. Kelâmi literatürde nübüvvetin temellendirilmesinin konu edinildiği bu tebliğin amacı İslam düşüncesinde ilk dönemden yeni ilmi Kelâm dönemi de dahil olmak üzere tarihi süreçte nübüvvetin nasıl temellendirildiğini tespit etmektir. Çalışmada veri tarama tekniği olan belgesel kaynak derlemesi ile ilgili literatürden elde edilen bilgiler tasnif ve gruplama yapılarak deskriptif metotla değerlendirilmiştir. Çalışmada sosyal olguların gündeme getirdiği nübüvvet meseleleri Kelâmcılar tarafından savunmacı yaklaşımla temellendirilmeye çalışıldığı, nübüvvete yönelik itirazların nakli delillendirmeden daha çok daha çok akli yönden cevaplanmaya ve nübüvvetin kanıtlanmasıa gayret edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca eleştirilerin odak noktası olması nedeniyle Kelâmcıların hemen her dönemde nübüvvet savunusunu Hz. Peygamber özelinde yaptıkları görülmektedir.

Yazar:İsmail Bulut
Sempozyum Başlığı: 2. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu: Bildiri Özetleri Kitabı
Yer: Ankara
Yayıncı: Oku Okut Yayınları
Tarih: 2022
Sayfa: 99
ISBN: 9786057129444
URL:https://sempozyum.okuokut.org/tsbs/article/view/64

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.