İslam mezheplerinin insanın hürriyeti konusunda benimsedikleri düşünce yapısı, hidâyet ve dalâlet anlayışlarının temelini oluşturmaktadır. Bu temelden yola çıkan İslam âlimlerinin bu kavramlar hakkında birbirinden farklı tanımlamalar yapması, çeşitli görüşlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ancak bu farklılıkların gün yüzüne çıkmasının birden fazla sebebi bulunmaktadır. Bunlar da kelimenin Arapça kökenli olması ile girdiği kalıba göre genel manadan kopmamak kaydıyla anlam değişikliğine uğramaya müsait olmasından, kişilerin içerisinde bulunduğu çevrenin görüş ve anlayışlarından, kendisine bağlı bulunduğu hoca etkisinden ve anlayış kabiliyetinden kaynaklanmaktadır.
Bu terimleri temel bir esas kabul eden ve ‘‘adalet ilkesi’’ çerçevesinde ele alan Mu’tezile’ye göre, Allah, iman ve küfrün yaratıcısı değildir. Dolayısıyla Allah tarafından gerçekleştirilecek bir ‘‘hidâyete erdirme veya saptırma’’dan söz edilemez. Bu noktada Allah Teâla, sadece
istikamette gidilmesi gereken yolu bütün insanlığa açıklamakla yetinir. Bunun ardından kul, ya bu çağrıyı kabul edip ‘‘mühtedî’’ ismini alarak veya Allah’ın lütfunu artırarak yol göstermesi ile hidâyete eder ya da beyan edilen doğru yolu kabul etmeyerek Allah’ın
yardımsız bırakması (hızlan) ile sapık ismini alarak veya O’nun bu ismi kendisinde/kullarda yaratması ile dalâlete düşer.
İnsan irâdesi ve özgürlüğü tartışmalarını yaratma ve kesb kavramları ile temellendiren Ehl-i Sünnet, hidâyet ve dalâlet hakkındaki görüşlerini de bu kavramlar (yaratma-kesb) ekseninde açıklar. Onlara göre, ‘‘hidâyete erdirme’’ ve ‘‘dalâlete düşürme’’, kulların kendi tercih ve kararlarına bağlı olarak vuku bulur. Şayet kul, gidilmesi gereken yolu kararlılıkla kesb/tercih ederse hidâyete ulaşır; ancak istikametten saparsa dalâlete düşer. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Bir işi yapma tercihi ve kararı insana ait olmasına karşın bu işi fiilliyata dökme yani yaratma kula değil, Allah’a aittir. Hidâyete ulaşma ve dalâlete düşme tercihi bizzat insan tarafından kesb edilirken, bu fiilleri kulları için yaratan Allah Teâla olur. Dolayısıyla kulların fiiller üzerindeki etkisi, bilkuvve; Allah’ın ise bilfiildir. Bu tebliğimizde, hidâyet ve dalâlet terimlerinin kavram olarak ne gibi anlamlarda kullanıldığı ve insanın özgür irâdesi ekseninde itikâdî ekollerden olan Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet’in bu kavramları genel çerçevede nasıl değerlendirdikleri incelenerek konu ile ilgili kanaat ve görüşlerinin ortaya konmasını hedefledik.
Yazar: | Sara AKDAĞ |
Sempozyum Başlığı: | VI. Uluslararası Mardin Artuklu Bilimsel Araştırmalar Kongresi |
Yer: | Mardin |
Yayıncı: | FARABİ Yayınevi |
Tarih: | 25-27 Haziran 2021 |
Sayfa: | 33-45 |
ISBN: | 978-625-7898-45-4 |
URL: | https://www.artuklukongresi.org/ |