Nasslardaki lafızları, taşıdığı muhtemel manalardan birine hamletmek şeklinde ifade edilen te’vil hususunda yetkinin, herhangi bir usûle bağlı kalmaksızın masum kabul edilen imamlara atfedilmesi, bünyesinde bazı problemler barındırmaktadır. Özellikle 3./9. yüzyıldan itibaren bâtınî te’vil şeklinde ifade edilen bu yöntemi benimsemiş olan fırkaların düşünce ve uygulamalarının olumsuz yansımaları farklı anlayışa sahip âlimlerin eserlerinde ifade edilmektedir. Zâhir-bâtın ayrımında bâtını manayı önceleyen bu fırkalar, Hz. Peygamber ve sahabeyi tartışmaya açmalarının yanı sıra mutlak dinî otorite gördükleri imamlara peygamberlere benzer bir konum atfetmektdir. Son dönem Basra Mu’tezilesi’nin önemli temsilcilerinden Kâdî Abdülcebbâr bu fırkalarla ilgili tespit ve eleştirilerini kelâm ilminin temel konularından olan nübüvvet ile imâmet üzerinden sunmakta, İsmâilî fırkalardan özellikle Karâmita’nın nübüvvet müessesesine yönelik olumsuz ithamlarını mucizeyi merkeze alarak eleştirmektedir. Kâdî, Tesbîtu delâili’n-nübüvve’de bâtınî fırkaların ve onların önde gelen temsilcilerinin inanç ve uygulamalarındaki sapmaları değerlendirirken diğer düşünce ve inanç sistemlerinin onlar üzerindeki etkisine dikkat çekmektedir. Bu etkinin yansımaları, imamlar başta olmak üzere bazı insanların sahip olduğu bilgilere mutlaklık atfeden Ebû Saîd ve Ebû Tâhir gibi şahısların nübüvvete yönelik ithamlarında açıkça görülmektedir. Kâdî, özellikle nübüvvet konusundaki ithamları cevaplarken mucizenin ispatı sadedinde hadislerdeki anlatımları da delil olarak kullanmakta ve bu tutumu sünnî anlayışla benzerlik göstermektedir. Kâdî’nin Bâtıniyye’ye dair tespit ve eleştirileri, bu anlayıştaki fırkaların İslâm düşüncesine etkilerinin sağlıklı olarak değerlendirilmesine katkı sağlayacak bir özellik arz etmektedir.
Yazar: | CEMİL SARICI |
Tür: | Doktora |
Üniversite: | İstanbul Üniversitesi |
Danışman: | PROF. ÖMER AYDIN |
Yayın Yeri: | İstanbul |
Tarih: | 2021 |
Sayfa: | 257 |
URL: | https://tez.yok.gov.tr |