Felsefî kelam geleneğini zirveye taşıyan isim olması bakımından Cürcânî’nin umûr-i âmme meselelerine etkisini araştırmayı hedefleyen bu çalışma, giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmanın konusu, kapsamı, amacı, yöntemi, planı, kaynakları ve konuya hazırlık mahiyetinde kelamın hem tanımı hem de muhtevasından hareketle kelamda ontoloji ve kelamın ontolojisi hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde umûr-i âmme kavramının çerçevesi oluşturulmuş, kullanım formları ve içeriği bakımından gelişim ve dönüşüm süreci ele alınmıştır. Ardından umûr-i âmmenin İslam felsefesi ve İslam kelamındaki yeri filozof ve kelamcıların eserlerinde yer aldığı tertip ve tanımlamalar üzerinden tespit edilmiştir. Daha sonra Cürcânî’nin umûr-i âmme meselelerini Şerhu’l-Mevâkıf’ta kendisinden önceki Tûsî ve Îcî gibi kelamcıların etkisiyle inşa ettiğinden bahsedilmiştir. Yine bu bölümde umûr-i âmmenin Osmanlı’daki seyrini ortaya koyabilmek için dönemin ilim geleneğini derinden etkileyen isimlere yer verilmiştir. Bu noktada Cürcânî’nin önemi, hayatı, yetiştiği ve bulunduğu sosyokültürel çevre, umûr-i âmmeye dair görüşlerinin belirginleşmesinde önemli kabul edilebilecek kişiler ve eserleri üzerinden ele alınmıştır. Ayrıca Osmanlı’da yazılan umûr-i âmme risaleleri, meselenin Cürcânî sonrasındaki seyri bakımından söz konusu edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde Cürcânî’nin umûr-i âmme meselelerini Şerhu’l-Mevâkıf’ta ele almış olmasından hareket edilmiş ve bu eserdeki tertibe bağlı kalınmıştır. Ancak alt başlıklandırma umûr-i âmmeye dair kavramlar arasındaki ilişkinin ortaya konulabilmesi için yeniden kurgulanmıştır. Ayrıca Cürcânî’nin, eserini el-Mevâkıf’ın şerhi olması bakımından Îcî’nin tertibini esas alarak inşa ettiği dikkate alınmıştır. İlk olarak tanım ve kapsam bakımından incelenen kavramların tanımlanıp tanımlanamayacağına ilişkin tartışmalar üzerinde durulmuştur. Yine kavramların karşıtlarıyla olan ilişkisinden problematik olarak bahsedilmiştir. Son olarak Cürcânî’nin umûr-i âmme meselelerine dair görüşlerini Îcî’nin eseri üzerinden ancak çok daha geniş bir perspektifle ortaya koyduğu tespit edilmiştir.