el-Cevheratü’l-Münîfe fi şerhi Vasiyyeti Ebî Hanîfe isimli bu eser, Osmanlı dönemi âlimlerinden Molla Hüseyin b. İskender er-Rûmî (öl. 1084/1673 civarında) tarafından Ebû Hanîfe’nin el-Vasiyye’si üzerine yazılmış bir şerhtir. el-Cevheratü’l-münîfe’nin Türkiye kütüphanelerinde otuz altı nüshası olduğu belirtilmektedir. Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen risaleler, zaman içinde yaygınlık kazanmıştır. Toplumsal mutabakat metinleri olarak görülebilecek olan bu eserler, akâid ve kelam konularının temel meselelerini içermektedir. Ebû Hanîfe’nin meclisinde ele alınarak tartışılan bu meseleler, meclisin önde gelen simalarınca müzakere edilmiş ve belli sonuçlara varılmıştır. Bu meclisin önde gelen isimleri arasında İmam Züfer (öl. 158/775), Ebu Yusuf (öl. 182/798), İmam Muhammed (öl. 189/805), Hasan b. Ziyâd (öl. 204/819) ve Afiye b. Yezîd gibi kimseler bulunmaktadır. Bu risaleler Ebû Hanîfe’den sonra çok benimsenmiş ve söz konusu metinler üzerine onlarca çalışma yapılmıştır. Ebu Hanife’nin risaleleri sonraki dönemi derinden etkilemiştir. Bunlardan özellikle el-Fıkhu’l-ekber ve el-Vasiyye’nin ayrı bir yeri olmuştur. Osmanlı topraklarında Ebû Hanîfe’nin eserleri üzerine yapılan çalışmalarda el-Vasiyye’nin, el-Fıkhu’l-ekber’den daha fazla tutulduğu yazma eser nüsha sayılarına ve şerhlerine dayanılarak söylenebilir. el-Cevheratü’l-Münîfe, el-Vasiyye üzerine yapılan çalışmalar arasında en fazla ilgi gören şerhlerdendir. Molla Hüseyin b. İskender er-Rûmî, eseri klasik metotla şerh etmiş, bu esnada özellikle Bâbertî’nin (öl. 786/1384) el-Vasiyye şerhi, Nesefî’nin (öl. 508/1114) Bahru’l-kelâm’ı, Abdürrahim b. Ahmed el-Kādî’nin Dekâiku’l-ahbâr’ı ve Suyûtî’nin (öl. 911/1505) el-Heyʾetü’s-seniyye fi’l-heyʾeti’s-sünniyye’sinden oldukça nakilde bulunmuştur. Bunlarla birlikte şârih kitabın sonunda cennet ve cehennemle alakalı et-Terğîb ve’t-terhîb’den birçok hadis nakletmiştir. Müellif, metnin sonunda zayıf, uydurma ve İsrailiyyat kabilinden olan nakillere yer vermekte, kaynak olarak ise Saʻlebî’nin (öl. 427/1035) Kasasu’l-enbiyâ’sına işaret etmektedir. Ancak akâid metninde bu tarz rivayetlerin nakledilmesinin uygun olmadığı belirtilmelidir. Zira akideyi taalluk eden meselelerde bu tarz ifadelerin yer alması birtakım problemleri de beraberinde getirmektir. Ancak müellif tarafından serdedilen nakillerin kendi dönemindeki ilim dili ve bulunduğu şartlar altında değerlendirilmesi gerekmektedir. el-Cevheratü’l-Münîfe’nin müellif veya müellif nüshasına mukabele edilmiş nüshasına Süleymaniye Kütüphanesi’nde rastlanılmamıştır. Risalenin tahkikinde dört farklı nüsha kullanılmıştır. Nüsha seçiminde en erken tarihli nüsha ana metni oluşturmuştur. Ancak yanlışlığı açık olan veya diğer nüshalardaki ibarelerin daha doğru olması durumunda, o nüsha tercih edilmiş ve farklara dipnotta işaret edilmiştir. Tahkik yapılırken İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) tahkik kuralları esas alınmıştır.
Yazar: | Ünal ŞAHİN |
Yayın: | Tahkik İslami İlimler Araştırma ve Neşir Dergisi |
Cilt: | 5 |
Sayı: | 2 |
Sayfa: | 133 – 206 |
Tarih: | 2022 |
DOI: | 10.5281/zenodo.7400763 |
ISSN: | 2459-1815 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/tahkik/issue/74819/1177883 |