İnsan hürriyeti ve kader konusu insanlığın var olduğu günden bugüne kadar tartışılan meselelerden olmuştur. İslam düşünce tarihinde kelam ilminin teşekkülü ile insanın ihtiyari fiillerinde ne derece özgür olup olmadığı kader başlığı altında tartışılmıştır. Tasavvuf ilminin gelişmesiyle beraber mutasavvıflar da konu üzerinde eserler ortaya koymuştur.Çalışmamızda mutasavvıfların insan hürriyeti ve kader meselesine nasıl baktıklarını İbnü’l-Arabî ve Şihâbeddîn Sühreverdî özelinde ortaya koyacağız. Çalışmamızın birinci bölümünde bu mutasavvıfardan İbnü’l-Arabî’nin görüşleri ele alınarak değerlendirilmiştir. İbnü’l-Arabî’nin insan hürriyeti meselesindeki görüşleri karmaşıktır. O insan hürriyeti ve kader sorununu kendi geliştirdiği a’yân-ı sâbite teorisi ile yorumlamaktadr. Eserlerinde insanı yer yer özgür yer yer de cebir altında kabul eden İbnü’l-Arabî’nin nihai görüşü insanın özgür olmadığı yönündedir. Bu ise ona göre insanın kendi aynından kaynaklı bir cebirdir. İkinci bölümde görüşlerine yer verdiğimiz Sühreverdî’de ise ağırlıklı olarak tasavvufçu gelenekten kaynaklı sünnî/Eş’arî bir kader anlayışı mevcuttur. Her ne kadar kader tartışmalarına derinlemesine girmese de onun insan hürriyeti ve kader anlayışı Eş’arî’nin devamı niteliğindedir.