Bu çalışma müteahhir dönem İslam düşüncesinin önemli meselelerinden olan nefsü’l-emr kavramını Nasîrüddin Tûsî merkezinde ele almaktadır. Hicrî üçüncü yüzyıldan itibaren metinlerde görülen nefsü’l-emr kelimesi erken dönemde daha çok dilsel anlamda kullanılırken daha sonra Tûsî’ye kadar tedricî olarak felsefî bir içeriğe sahip olmuştur. Tûsî mücerret aklın ispatını konu alan müstakil bir risale yazmış ve bu risalede nefsü’l-emrin ontolojik konumunu tartışmıştır. Tûsî bu eserinde nefsü’l-emri küllî akılda bulunan (mütemessil) akledilirler olarak açıklamıştır. Nefsü’l-emrin epistemolojik boyutuna da işaret eden Tûsî, onun, dışta (hariç) bulunmayan nesnelerle ilgili verilen hükümlerin doğruluk ölçütü olduğunu belirtmiştir. Tûsî’nin nefsü’l-emr yorumu İslam düşünürleri arasında çeşitli tartışmalara sebebiyet vermiştir. Bu tartışmalar neticesinde nefsü’l-emrin birbirinden farklı birçok tanımı ortaya çıkmıştır. Bunların yanı sıra kavramın tanımında kendisine müracaat edilen“faal akıl”,“levh-i mahfûz”,“mutabakat”,“zihnî varlık”,“haricî varlık”gibi kavramların da ayrıca tartışmaya açık olması nefsü’l-emrin anlaşılması zor bir mesele olarak görülmesine sebebiyet vermiştir. Hükümlerin doğruluk kıstası olmak gibi önemli bir iddiası olan nefsü’l-emr kavramının açıklığa kavuşturulması için tartışmanın çıkış noktası olan Tûsî’ye müracaat etmek ise zarurîdir. Çalışmamız nefsü’l-emr tartışmalarının merkezinde yer alan kavramlar ile nefsü’l-emr kavramı arasındaki irtibatın doğru kurulmasını sağlayarak Tûsî’nin nefsü’l-emr anlayışını ortaya koymayı hedeflemektedir.