Tanrı ve insan görüşleri bağlamında eski Yunan felsefesinin Mu’tezile kelam sisteminin teşekkülü ve gelişimine etkisi meselesi

Bu çalışma, Eski Yunan felsefesi ve Mu’tezile kelâm ekolünün Tanrı ve insan anlayışlarının mukayeseli olarak incelenmesi ve dolayısıyla Mu’tezile’nin kelâmî felsefesi üzerinde Eski Yunan düşüncesinin etkilerinin ortaya konulması ve tahlil edilmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda Mu’tezile ekolü üzerinde batılıların iddia ettiği türden Eski Yunan düşüncesinin etkisinin olup olmadığı ortaya konulacaktır. Mu’tezilî düşünce sisteminde Allah; zât ve sıfatlarıyla bir olup en önemli ilke tevhîddir. Hatta İlâhî sıfatlar zâta indirgenerek ve zât ile özdeşleştirilerek, o zâtın bağımsız sıfatlara sahip olmadığı öne sürülmüştür. Bu anlamda ekol, Platon ve Aristoteles’te olduğu gibi, İlâhî zâtın ne olduğunu değil, ne olmadığını ifade eden selbî yöntemi benimsemiştir. Ancak onlar bütünüyle Platon ve Aristoteles’in etkisi altında kalmamışlardır. Zira onlar, Aristoteles’in ezelî madde ve kendisi hareket etmeyen hareket ettirici Tanrı tasavvuruna karşı çıkmalarının yanı sıra, Platon’a ait, evrenin ve zamanın Tanrı’yla birlikte ezelî olduğu düşüncelerini de reddetmişlerdir. Mu’tezile ekolünün düşüncesinde insan; ruha, bedene, akıl ve irâdeye sahip olup, eylemlere güç yetirebilen ve değerleri aklen kavrayıp tayin edebilen bir varlıktır. Çünkü bu ekole göre değerler, Sokrates ve Platon’da olduğu gibi fiillerin zâtî nitelikleri olup, nesnel bir hakikate sahiptir. İnsan ise, özgür irâdesi, ihtiyârı ve istitâati sebebiyle kendi tercihleri doğrultusunda eylemde bulunan ve dolayısıyla da bu eylemlerinden ötürü övgü veya yergiye layık olan bir varlıktır. Bu anlamda insanın fiili, ister doğrudan/mübâşir, isterse dolaylı/mütevellid olsun, bunun sorumlusu bizzat insandır. Ekol, insanı hakiki manada fâil olarak niteleyerek onun dinî ve ahlâkî sorumluluğunu aklî ve ahlâkî temellere dayandırarak açıklamaktadır. Mu’tezilîler, dinî bilginin anlaşılıp yorumlanmasında akla büyük bir değer vermişler, rasyonel temelleri bulunan, akıl ve vahyin aynı potada bütünleştirilmek suretiyle inşa edildiği bir dinî anlayış geliştirmişlerdir. Nitekim onların akıl anlayışları Eski Yunan düşüncesinin aksine dinî temellere dayanmaktadır. Bu kapsamda, Mu’tezile’nin kelâmî felsefesi tamamen yabancı kaynaklardan tevarüs ve taklit edilen aktarmacı bir felsefe olmaktan ziyade, vahiyle beslenmiş akıl kanalıyla oluşturulmuş bir düşünce sistemidir. 

Yazar: HASAN ÖZBOLAT
Tür: Yüksek Lisans
Üniversite: Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Danışman: PROF. DR. FETHİ KERİM KAZANÇ
Yayın Yeri: Samsun
Tarih: 2021
Sayfa: 176
URL: https://tez.yok.gov.tr
23 Ekim 2022