Bu çalışma, Ortadoğu’daki İslâmî hareketlerin siyasal entegrasyonlarını ve kurumsal siyasette üstlendikleri politik pozisyonlarını, Müslüman Kardeşler, Hizbullah ve Hamas vakalarını karşılaştırarak incelemektedir. Toplumsal faaliyet kapasiteleri ve performansları bakımından birbirine benzeyen bu hareketlerin bulundukları ülkelerde üstlendikleri siyasal roller açısından neden farklılaştıkları sorusuna yanıt arayan bu çalışma, süreçte belirleyici olan içsel ve dışsal faktörleri sorunsallaştırmaktadır. Çalışmanın kuramsal çerçevesini Toplumsal Hareket Teorisi oluşturmaktadır. İslâmî hareketleri ‘öteki’nin anlaşılması kapsamında analiz eden kuramsal yaklaşımların aksine, görece ‘içeriden’ ve bütüncül bir anlama sürecine imkân sunan bu teoriye, mikro, mezo ve makro analiz birimlerinin sentezlenmesi yoluyla, hareketlerin ideolojik, örgütsel ve dışsal/yapısal dinamiklerini birlikte değerlendirmek için başvurulmuştur. Yöntem olarak karşılaştırmalı vaka analizi ve içerik analizinden faydalanılan çalışmada, ideoloji, teşkilatlanma ve otonomi başlıkları altında tematik bir mukayese yapılmıştır. Ayrıca, hareketlerin önde gelen isimleriyle yapılan derinlemesine mülakatlarla da, birincil kaynaklara erişim sorunu telafi edilmeye çalışılmıştır. Tüm bu teorik ve metodolojik yaklaşımlara, hareketlerin değişim dinamiklerine ilişkin ortaya atılan hipotezleri test etmek için müracaat edilmiştir. Çalışmanın bulguları, incelenen İslâmî hareketlerin siyasi rollerindeki ve çıktılarındaki farklılaşmada yapısal faktörlerin oldukça etkili olduğunu göstermiştir. Devlet/rejim yapısından ekonomik-siyasi özerkliğe kadar bir dizi faktörün, hareketlerin siyasi pozisyonlarına ilişkin kayda değer fırsatlar ve kısıtlamalar yarattığını ortaya koyan çalışma, aynı zamanda ideolojik ve örgütsel dinamiklerin de küçümsenmeyecek derecede belirleyici fonksiyonlara sahip olduğunu bulmuştur. Hareketlerin failliklerine kısmen alan açan bu sonuçlar, İslâmî hareketleri bütüncül perspektiften ele alan yaklaşımların daha güvenilir neticeler ortaya çıkardığını teyit ettiği gibi, gelecek araştırmalarda vakaların çeşitlendirilmesiyle bu hareketlere ilişkin daha genellenebilir çıkarımlara ulaşılabileceğine işaret etmektedir.