Kelâmi bir problem olarak elem ve haz
Nitekim dünya âleminde varlığını inkâr edemediğimiz kadar iyilik ve kötülük vardır ve bunların sonuca yansıması elem ve hazdır. İslam Kelâmı açısından bu durum hayır ve şer kavramları ile alakalıdır. Bu bağlamda hayır ve şerrin yani elem ve hazzın kaynağının tespiti, insan fiilleriyle irtibatlandırılması ve Tanrı-insan ilişkisinin de açıklanması gerekmektedir. Kelam ekolleri elem ve haz kavramına…
Ehl-i Sünnet’e Göre Ölüm Sonrasında Yeniden Diriliş
Ölümden sonra yeniden diriliş ilahi dinlerin inanç esaslarından birisidir. İslam’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’de insanın kesin bir şekilde yeniden diriltileceği açık bir şekilde belirtilmiştir. Canlıyken ölüp giden bir varlık olmasının yanında ister demire ister başka varlığa dönüşsün yeniden dirilmesi kaçınılmazdır. İnsan-ların ne şeklide öldüğü, bir kabirlerinin olup olmadığı, onun yeniden dirilişine bir engel teşkil etmemektedir. İnsanın…
Mu‘tezile Kelâmında Ahiret Halleri (Eskatoloji): İbnü’l-Melâhimî Örneği
İnsanın ölümü ile birlikte başlayan kabir hayatında ve sonrasında ahirette meydana gelecek olaylar semʻiyyât başlığı altında ele alınmıştır. Semʻiyyât ilkesi, ilâhiyyât ve nübüvvât ilkeleri ile birlikte kelâm ilminde “usûl-i selâse” den biri olup; meleklere iman ve ahirete iman konularını kapsar. Makalede ahiret hayatının ilk aşaması olan kabirdeki sorgu ve sonrasında insanın ahirette yaşayacağı olaylara dair…
Sa’duddîn et-Teftâzânî’nin Ahiret Hayatına Dair Görüşleri
Temel inanç esaslarından biri olan ahirete iman konusunun, Sa’duddin et-Teftâzânî tarafından nasıl anlaşıldığını incelemeyi hedefleyen bu çalışmada, ölümden hemen sonra gerçekleşecek olan hayat ve delilleri ele alınarak, ahiret evresinde yaşanacak aşamalardan bahsedilmiş, kıyâmet ve alâmetleri ile ilgili görüşlere ise yer verilmemiştir. Ayrıca Ehl-i Sünnet ve Mu’tezile gibi mezheplerin yine filozofların ahiret hayatına dair görüşlerinden bazılarını…
Şeyleri Hiçlikten Geri Getirmek: İbn Sînâ’dan Önce ve Sonra Ma‘dûmun İadesi
Bu çalışma İslam’da i‘adetü’l-ma‘dûm (var olmayanın yeniden yaratılması) üzerine olan tartışmaların gelişimini, f fikrini, bu fikrin reddedilmesi ve kabul edilmesinin arkasında yatan sebepleri ve mümkün olup olmadığı hakkındaki delilleri sunar. İade, yok edilmiş bir varlığı kimliğini koruyarak yeniden yaratma eylemine dayanmaktadır. İbn Sînâ öncesi kelâmcıların çoğu iadenin imkânını kabul eder fakat bir aslî (ma‘dûmun sübûtu) ve bir de ferî meselede (belli varlık sınıflarının iade edilebilmesi) ihtilaf ederler. İadeyi kabul etmek kelâmcıların cismânî bir antropoloji ile yeniden dirilmenin imkânını uzlaştırmalarını sağlamıştır. İbn Sînâ, iadenin imkânına karşı üç ana delilden oluşan etkili bir delil ortaya koymuştur: bu delil, (ma‘dûmun sâbit olmaması göz önüne alınacak olursa) sezgiden, iade edilen varlığın eşdeğer kopyasından ayırt edilemezliğinden ve zamanın iadesinin yol açtığı çelişkilerden oluşur. İbn Sînâ öncesi düşünce ekollerinden sadece Eş‘arîler iadenin imkânını savunmuştur. Klasik sonrası dönemin tartışmaları İbn Sînâ ve mütekaddimûn kelâmcılar tarafından ana hatları çizilen cedelî bir asıl üzerine inşa edilmiş daha karmaşık formülasyonları (modal değişmezlik argümanı), itirazları, cevapları ve aynı zamanda hem iadeyi destekleyen (tasavvurî parçaların imkânı, hatırlama, varsayımsal imkân) hem de iadeye karşı olan (ara boşluk, illetlerin iadesi) bütünüyle yeni bazı argümanları öne sürer.
İbn Sînâ ve İmam Gazzâlî’de yeniden dirilişle ilgili nassların yorumu
“İbn Sînâ ve İmam Gazzâlî’de Yeniden Dirilişle İlgili Nassların Yorumu” isimli bu araştırmamız, bir giriş, iki bölüm ve bir sonuçtan oluşmaktadır. Müelliflerin diriliş konusundaki görüşleri belirlenirken tespit, analiz ve çıkarım yöntemleri takip edilerek metin oluşturulmuştur. Bununla birlikte İbn Sînâ ile İmam Gazzâlî’nin yaşadıkları dönemin siyasi, sosyal ve kültürel hayatının fikrî oluşumlarına etkileri gösterilerek, bağlı oldukları…
Hüseyin el-Cisr et-Tarâbulusî’ye Göre Âhiret Ahvâli
Âhirete iman, insanın nefsini yenmesi ve dünyevi arzulardan arınması noktasında büyük bir motivasyon kaynağıdır ve iyi şeyler yapmaya yönelmeleri konusunda yönlendiricidir. Âhiret gününe iman, açıkça ve imanla ilgili bütün ayetlerde geçen bir konudur. Hüseyin el-Cisr’e göre âhirete iman; bütün mahlukatın mahşerde yeniden dirilmesine, amellerine göre cennete veya cehenneme gidileceğine, burada yeni ve sonsuz bir hayatın…
Meleklere İman Neden Önemlidir?
Meleklere iman; İslam akaidinde, Kur’an kökenli olarak iman etmenin ikinci ilkesidir. Za-manla melek inancı farklı mecralara evrilmiş, Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin konumlandırdığı yapıdan kopmuştur. Bunun sebebi; Allah’a zait sıfatların atfedilmesi ve bu nedenle de zait sıfatlar zamana ve mekâna taalluk ettiklerinden Allah ile mümkün âlem ve özelde de insan bağındaki bütün ilişkileri sıfatlar üstlendiğinden meleklere…
Ahiret İnancı Bağlamında Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet
İnsanların yaratılmasından ölümüne kadar yaşadığı her anında var olan İslam dininin inanç esaslarından birisi olan ahiret gününe iman, insanların dünya yaşantısını şekillendirmede büyük bir role sahiptir. İnsanların bu dünyada yaptıklarından dolayı ahirette hesaba çekileceği inancı, insanda sorumluluk duygusunu geliştirmektedir. Ahiret inancının oluşturduğu sorumluluk duygusuna sahip olan insanlar, yapması durumunda cezalandırılacağı yasak davranışlardan uzak durarak, Allah…
Şemseddin es-Semerkandî’nin Sem’iyyat Konularına Bakışı
Semerkant, orta çağda ilim ve kültür merkezi olmuş; İslam medeniyetinin kurulup gelişmesine katkı sağlamış çok önemli bir Maveraünnehr şehridir. Semerkant’ta yetişen bu önemli âlimlerden biri de h.702 yılında vefat etmiş olan Şemseddin Muhammed b. Eşref es-Semerkandî el-Hüseynî’dir. Fıkıh, kelam, astronomi, mantık, cedel, geometri ve tefsir başta olmak üzere pek çok alanda eser vermiştir. Kelam ilminin…