Osmanlı Devleti

Osmanlı’da Nakşibendiyye/Müceddidiyye Tarikatı ve Ehl-i Sünnet Hassasiyeti

Bu makalede Osmanlı’da Nakşibendiyye/Müceddidiyye tarikatı ve Ehl-i sünnet hassasiyeti ekseninde Osmanlı’nın mezhep anlayışı incelenmiş olup çalışmamız esnasında araştırma ve yayın etiğine uyulmuştur. Nakşibendiyye şeyhleri, baştan itibaren Ehl-i sünnet’in esaslarını tarikatın ilk şartlarından kabul etmişlerdir. “Müceddid-i elf-i sânî” olarak genel kabul gören İmâm-ı Rabbânî’nin de bu esasları güçlü bir şekilde vurgulaması, sonraki Nakşibendîlere ilham kaynağı olmuştur….

Kadızâde Mehmed Efendi’nin Cevâhiru’l-İslâm Adlı Eseri ve Bu Eserdeki İtikadî Görüşlerinin Tahlili

Kadızâde Mehmed Efendi (öl. 1045/1635) 17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde ortaya çıkan Kadızâdeliler Hareketinin lideridir. Balıkesir’de dünyaya gelmiş, ilk eğitimini burada tamamladıktan sonra İstanbul’a gelerek burada dönemin âlimlerinden ders alarak yetişmiştir. Kısa sürede devrin en etkili ve en meşhur vaizleri arasında yer almış, verdiği vaazlarıyla ve kaleme aldığı eserleriyle kitleleri peşinden sürükleyecek bir duruma gelmiştir. Dinî…

Kadızâde Mehmed Efendi’nin “Risâle-i Kadızâde” Adlı Eseri ve Sıfatlarla İlgili Görüşleri -Transkripsiyon ve Değerlendirme-

Bu makale Kadızâde Mehmed Efendi’nin günümüze dek bilinmeyen ve çalışmamızla ortaya çıkarılan Risâle-i Kadızâde adlı eserinin transkripsiyon, değerlendirme ve tahlilinden oluşmaktadır. Kadızâde Mehmed Efendi, XVII. Yüzyılda Osmanlı’da ortaya çıkan ve bir asır kadar Osmanlı’yı siyasî ve dinî açıdan meşgul eden Kadızâdeliler Hareketinin öncüsü olarak bilinmektedir. Kadızâde hem fikirleri hem de eserleri sebebiyle tarihte dikkatleri üzerine…

Kadızâdeliler ile Halvetîler Arasında Semâ-Deverân Tartışmaları ve Kadızâdelilerin Deverân Aleyhtarlığının Altında Yatan Sebeplerin Mezhebî-Tasavvufî Aidiyetleri Açısından Analizi

Osmanlı devletinde kuruluşundan itibaren varlığını sürdüren çeşitli tasavvufî ekollerin bir ritüel haline getirdiği semâ ile deverân, özellikle 15. yüzyıldan itibaren ulemâ ile meşâyıh arasında en çok tartışılan hususular arasında yer almıştır. Serdedilen görüşler açısından bu hususta ulemâ ile meşâyıhı deverân-ı sûfiyenin dinî meşruiyetini savunanlar ve caiz olmadığını iddia edenler olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Bu…