Yaratma konusu, Tanrı’nın diğer niteliklerini ve Tanrı ile evren arasındaki ilişkiyi anlamada anahtar kavramlardan biridir. Zira bu konu, Tanrı’nın bilgisi, irade, yarattıklarına benzememe, olasılık, nedensellik, varlık-tabiat ilişkisi, ezelî yaratılış, yoktan yaratma gibi daha birçok önemli konuyu içermektedir. Felsefe ve teolojik düşünce geleneğinde yaratma konusu iki temele dayanmaktadır. Biri kelamcılar tarafından yaygın olarak ifade edilen“zamansal bir başlangıca sahip olma”iken, diğeri ise bazı filozoflar tarafından yaygın olarak ifade edilen“ezeli yaratılış/varoluş”tır. Gazali bazı eserlerinde âlemin yaratılışına dair görüşlerini felsefe ve mantıkla savunmaya çalışsa da ulaştığı görüş aslında Eş’arî kelamcıların düşünceleri ile aynıdır. Ona göre dilediğini yapmakta hür olan Allah, dünyayı dilediği zaman, istediği gibi, yoktan, sonsuz ilmi ve mutlak iradesiyle yaratmıştır. Gazali bu düşüncelerini savunurken dini nassları delil olarak kullanmaktan da çekinmemiş ve yoruma açık birtakım fikirler ortaya atmıştır. Kendisi gibi İslam filozofu olup yaratma ve evren hususlarına farklı açılardan bakan Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi düşünürler onunla aynı düşünceyi takip etmemiş, farklı bir yaklaşım sergilemişlerdir. Gazali’nin yoruma açık, kâti veriler elde edemediğimiz böylesine bir konuda dini nasslara dayanması ve kendi fikrini mutlak doğru kabul edip aksi yöndeki görüşleri din dışı olarak değerlendirmesi yoruma açık olmakla beraber kanaatimizce doğru değildir.