İnsanoğlunun evreni anlama çabası tarihin her döneminde karşılaşılan bir durumdur. Bilimsel gelişmeler sonucu ortaya çıkan yeni bilgiler eşliğinde Avrupa yeni bir döneme girmiştir. Bu dönem, Aydınlanma Dönemi olarak değerlendirilmiştir. Aydınlanma Dönemi ile beraber bilimin gelişmesiyle Skolastik dünya değişmeye başlamıştır. Bu değişmeden etkilenen kurumun başında din gelmektedir. Aydınlanma Dönemi Deist düşünürlerin bilimsel bir din ortaya çıkarmak amacı ile ortaya koydukları çalışmalar, Deist düşüncenin temelini oluşturmaktadır. Deizm, temelde evrene müdahalesi olmayan bir Tanrı tasavvuru sunmaktadır. Evrene müdahalenin reddedilmesi vahiy ve mucizenin imkânı sorununu ortaya çıkartmaktadır.“Deizmin mükemmel Tanrı’sı vahiy ve mucizeye olanak sunar mı?”sorusu tezimizin ana problemini oluşturmaktadır. Din felsefisinin başlıca konularından olan vahiy ve mucize, Tanrı’nın insan ile kurmuş olduğu bir ilişkinin sonucudur. Teist düşüncede vahiy ve mucize, inanan kişi için bir problem arz etmezken Deist düşünceye sahip bir kişi için imkânsız kavram olarak kabul görmektedir. Deist düşüncenin vahiy ve mucizeyi imkânsız olarak görmesinin temel sebebi insanlara sunmuş oldukları Tanrı inancı ile alakalıdır. Deist Tanrı’nın evren ile olan ilişkisi Deistlerin vahiy ve mucizeye bakış açılarını oluşturmaktadır. Vahiy ve mucizeyi reddeden Deist, Tanrı’dan herhangi bir ilahi mesajı kabul etmeyeceği için ilahi dinleri de reddetmektedir. Günümüzde kendisini deist olarak tanımlayan bir kişi; mükemmel bir Tanrı’nın varlığına inanmakla birlikte, bu Tanrı’nın mükemmel bir evren yarattığına da inanmaktadır fakat insan ile iletişim kurması ve dilediğini yapmasının gerçeğe aykırı olacağını düşünmektedir. Bu çalışmanın amacı, kendisini“Deist olarak tanımlayan bir kişi için kendi inandığı Tanrı inancı içerisinde vahiy ve mucizeye yer verilebilir mi?”sorusudur. Deist düşünceye göre mükemmel olan Tanrı, her türlü eksiklikten uzak bir varlıktır. Mükemmel bir Tanrı için herhangi bir kısıtlama olmamalıdır. Tanrı’nın göndermiş olduğu vahiy ve göstermiş olduğu mucize, Tanrı’nın mükemmelliğine eksiklik getireceği düşüncesi ile Deist düşüncede kabul görmemiştir. Deizm vahiy ve mucizeyi Tanrı’nın zamanın içerisinde eksiklikleri düzeltmek amacı ile ilahi müdahalesi olarak görmektedir. Biz çalışmamızda Deist Tanrı’nın zamanın en başında vahiy ve mucizeyi yaratmış olabileceği tezi üzerinde duracağız. Deist Tanrı’nın, evreni en başta yaratırken vahiy ve mucizeyi zamanın içerisine yerleştirmiş olabileceğini, yeri ve zamanı geldiğinde ise bu vahiy ve mucizenin gerçekleşmiş olabileceğine değineceğiz. Deist düşüncede Tanrı, en baştan vahiy ve mucizeyi zaman içerisinde yerleştirmiş ise insandan kendi göndermiş olduğu vahye inanmasını bekleyebilir. Bunun sonucunda Deist olduğunu iddia eden bir kişi için de Deist düşüncede din gereklidir ve bu kişiler ibadet ile sorumludurlar. Bu durum, deizmin en temel tezi olan ilahi dinlerin gereksiz olduğunun geçersiz olduğu sonucuna ulaştırmıştır.