Bu çalışma, düşünce tarihinin başat kavramları olan din, felsefe ve bilim kaynaklarının saha, kapsam ve sınırlıklarının belirlenmesi, geçirmiş olduğu safhaların ortaya konulması, aralarında kurulacak ilişki boyutlarının felsefe, kelâm ve bilim dallarındaki karşılığını ve kelâm metodolojisine filozofumuz İbn Rüşd tarafından yöneltilen eleştirileri konu edinmektedir. Din ve felsefenin temelleri ve önerme biçimleri birbirinden farklıdır. Dinin temelinde ve önermelerinde inanca dayanan duygu boyutu ağır basan asıl bir unsur iken, felsefenin temelinde ise düşünce boyutu ağır basan bir unsurdur. Bundan dolayı bu iki alanın birbirinden bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi ikisinin de doğru bir şekilde anlaşılması bakımından önem arz etmektedir. İki kaynak arasındaki kurulacak ilişkide ise İbn Rüşd’ün metodu kelâmcıların metodundan farklılık arz etmektedir. İbn Rüşd din ve felsefe arasındaki ilişkiyi kompartmanist bir yaklaşımla çözümlemektedir. Bundan dolayı İbn Rüşd, kelâmcıların dinî ve felsefî ifadelerin anlam ve değerini birbirine karıştırmaları nedeniyle din-felsefe arasında kurdukları ilişki tarzının da yanlış bir metot olduğunu ifade etmektedir. Kelâm ilminin baştan bir metodolojik hata üzerine bina edildiğini benimseyen İbn Rüşd, kelâmın mantıksal bir hata içerisinde olduğunu ifade ettikten sonra Tanrı tasavvuru, epistemoloji ve tabiat anlayışlarının yanlış önermeler üzerine bina edildiğini öne sürmektedir. İşte bu araştırmada insan düşüncesinin ve yaşamının temel dinamiklerinden olan din ve felsefenin genel yapısal özellikleri, oluşum süreçleri ve bilgi değerleri ele alınmıştır. Ardından ise filozoflar ve kelâmcılar tarafından bu iki sistem arasında kurulacak ilişkinin boyutları ve bunların Tanrı, tabiat ve bilgi tasavvurlarına yansıması ortaya konulmaya çalışılmıştır.