Ehl-i Sünnet kelamında taassup ve romantizm

Peygamber Efendimizin vefatından sonra, İslam toplumlarında mezhep adı verilen dini yapıların ortaya çıkışı, doğal bir ihtiyaç sonucu şekillenmiştir. Mezhepler, farklı dönemlerde ve farklı coğrafyalarda yaşayan Müslümanların, İslam’ın hükümlerini kendi toplumsal koşullarına uyarlamasına yardımcı olmuştur. Dini meseleleri daha iyi anlamak ve uygulamak için mezhepler, İslam’ın temel ilkelerini açıklamış, ibadet ve ahlak alanlarında farklı bakış açıları sunarak Müslümanların hayatını kolaylaştırmayı amaçlamıştır. Mezhepler, toplumların dini sorumluluklarını yerine getirmesine rehberlik ederken, İslam’ın geniş kitleler tarafından daha anlaşılır ve uygulanabilir hale gelmesine katkıda bulunmuştur. Ancak bu doğal çeşitlilik zamanla taassup ve romantizmin etkisiyle teolojik gerilimlere ve mezhepler arası çatışmalara yol açmıştır. Kelam ilmi, İslam düşünce dünyasında bu süreçte önemli bir rol oynamıştır. Kelam, İslam’ın inanç esaslarını akılcı ve sistematik bir şekilde savunma gayretiyle ortaya çıkan bir bilim dalıdır. İlk dönemlerinde, İslam inancını diğer felsefi ve dini akımlar karşısında korumak amacıyla gelişen kelam ilmi, zamanla Müslümanlar arasında farklı inanç yorumlarının savunulması ve tartışılması için bir araç haline gelmiştir. Kelam, inanç meselelerini ele alırken, aklı ve nakli bir arada kullanarak İslam’ın temel inanç esaslarını derinlemesine sorgulayıp savunmayı hedefler. Bu süreç, mezhep ve kelam ilişkisini de ortaya çıkarır. Mezhepler, kelam ilminin sunduğu yöntemlerle kendi inanç sistemlerini savunmuş ve kelamın akılcı yapısını kullanarak teolojik tartışmalarda konumlarını güçlendirmişlerdir. Kelam ilmi, İslam düşünce dünyasına büyük katkılar sunmuştur. Akıl ve nakil arasında denge kurarak, Müslümanların inançlarını rasyonel bir temelde savunmalarına olanak tanımıştır. İslam’ın derinlemesine anlaşılması ve inanç esaslarının sağlam temellere oturtulması noktasında kelam ilmi, mezhepler arası diyalog ve tartışma kültürünü geliştirerek İslam düşünce dünyasında önemli bir rol üstlenmiştir. Bununla birlikte, mezheplerin kelam ilmi aracılığıyla, tek doğru olarak sadece kendi pozisyonlarını savunması, zamanla taassup ve romantizmin etkisiyle katı mezhepsel çizgilere dönüşmüş ve eleştirel düşünceye kapalı, dogmatik yapıların doğmasına zemin hazırlamıştır. Taassup, bir inanç ya da mezhebin mutlak doğruluğunu savunarak, farklı düşünce ve yorumlara kapılarını kapatan katı bir tutumu ifade eder. İslam dünyasında bu anlayış, mezhepler arası esnekliği ortadan kaldırmış ve farklı bakış açılarını dışlayan bir yapı oluşturmuştur. Taassup, eleştiriye kapalı bir yaklaşım benimseyerek, düşünsel çeşitliliği zenginleştirmek yerine, dini tartışmaları dar bir alana sıkıştırmıştır. Öte yandan, romantizm, İslam’ın ilk dönemlerine duyulan derin bir özlem ve geçmişi kusursuz bir ideal olarak görme eğilimidir. Bu anlayış, dini düşüncenin yeniliğe açık olmasını engellemiş ve geçmişin sabit, değişmez bir model olarak kabul edilmesine yol açmıştır. Taassup ve romantizm birlikte ele alındığında hem teolojik hem de toplumsal düzlemde, düşünsel donukluğun ve mezhepsel gerilimlerin artmasına neden olmuş; İslam’ın derinlikli düşünce geleneğini zayıflatan unsurlar haline gelmiştir. Bu tez çalışmasında, Taassup ve Romantizmin, Ehl-i Sünnet kelamı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Taassup, bir mezhebin veya dini görüşün mutlak doğru olarak kabul edilip, diğer görüşlerin dışlanması anlamına gelir. Bu tutum, mezhepler arasındaki hoşgörüsüzlüğün artmasına ve dini düşüncenin katılaşmasına yol açmıştır. Romantizm ise, İslam’ın ilk dönemlerine duyulan aşırı özlem ve bu dönemin idealize edilmesiyle, dini düşüncenin yeniliğe kapalı ve durağan bir hale gelmesine neden olmuştur. Bu iki kavram, Ehl-i Sünnet kelamında dogmatikleşmeyi besleyen unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kur’an, farklılıkları kabul etmenin ve birlikte yaşamayı teşvik etmenin önemini vurgularken, tarihsel süreçte mezhepler arası çatışmalar bu ilkelerden uzaklaşmaya neden olmuştur. Bazı mezhepler, kendilerini tek doğru yol olarak görüp, diğer mezhepleri dışlayıcı bir tavır sergileyerek, toplumsal ve teolojik kutuplaşmaları derinleştirmiştir. Mezhep taassubu, İslam toplumlarında sadece teolojik değil, aynı zamanda sosyolojik ve kültürel sorunların kaynağı haline gelmiştir. Bu süreç, taklitçiliği ve eleştirel düşüncenin geri plana itilmesini de beraberinde getirmiştir. Tez çalışmamda, Ehl-i Sünnet kelamında taassup ve romantizmin İslam düşüncesi üzerindeki etkilerini inceleyerek, bu iki kavramın mezhepler arası ilişkilerde nasıl bir rol oynadığını analiz edilmiştir. Mezheplerin aşırı bağlılık ve geçmişin idealize edilmesi üzerine kurulu romantik yaklaşımları, İslam düşüncesindeki akıl yürütme ve eleştirel düşünceyi zayıflatmış ve dini anlayışın durağanlaşmasına yol açmıştır. Bu çalışma, İslam’ın temelinde bulunan hoşgörü, akıl ve tefekkür ilkelerine geri dönülmesi gerektiğine dair bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır. Tez üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, mezhep, fırka, kelam, ehl-i sünnet kavramları, kapsamı ve gelişim aşamaları özelinde analiz edilmiştir. İkinci bölümde, taassup kavramı, tarihi gelişim süreci, içtihat ve taklit kavramları ile ilişkisi, taassubun ehl-î sünnet kelamına olumsuz tezahürleri ve sonuçları, oluşturulan alt başlıklar özelinde örnekler ile desteklenerek incelenmiştir. Mezhep taassubunun İslam düşüncesi üzerindeki etkileri tarihsel örneklerle açıklanmış, toplumsal ve teolojik sonuçları detaylandırılmıştır. Üçüncü bölümde, romantizmin batıdaki gelişimi ve İslam düşünce dünyasına etkileri incelenmiştir. Sonuç bölümünde, elde edilen bulgular ışığında, mezhepsel ayrışmaların ve dogmatik yapının İslam’ın eleştirel ve yenilikçi düşünce yapısıyla nasıl çeliştiği tartışılmıştır. Bu çalışma, mezhep ve kelam arasındaki ilişkiyi ve taassup ile romantizmin İslam dünyasında nasıl bir tehlike arz ettiğini açıklarken, İslam düşüncesine daha eleştirel ve yapıcı bir yaklaşım kazandırmayı hedeflemektedir.

Başlığı: Ehl-i Sünnet kelamında taassup ve romantizm
Türü: Yüksek Lisans
Bolum: Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
Sayfa Sayısı: 140
Danışman: PROF. DR. HÜSEYİN AYDIN
4 Haziran 2025

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir