Bu çalışmada Kelamın âlem anlayışındaki sonluluk konusu yeni fizikteki evren anlayışı ile birlikte ele alınmıştır. Kelam ilmi kendi âlem anlayışını hudûs ve atomculuk üzerine kurmuş ve buna dayalı olarak sonluluğu kabul etmiştir. Modern bilimde de evrenin ve onun yapı taşlarının açıklanmasındaki sonluluğu destekleyen konular gündeme gelmektedir. Özellikle erken dönem kelamcılarının âlemin cüzlerine dair açıklamaları günümüzde elde edilen yeni bilimsel sonuçlarla yakın çağrışımlara sahiptir. Mu’tezile, Eş’ariyye ve Mâtürîdiyye ekolleri tarafından ortaya konan Kelam atomculuğu Allah’tan başka her şeyi âlem olarak tanımlamış sonlu olmayı merkeze koymuştur. Bu sonluluğu da âlemin bütünü, cüzleri ve zamanı bakımından ele almıştır. 20. Yüzyılda gelişmeye başlayan yeni fizik de evreni bu üç yönden sonlu gösterebilecek sonuçlara ulaşmıştır. Bu göstergeler Standart Model adıyla maddenin cüzlerini ele alırken astronomi bilimi de evrenin sınırlarını keşfetmeye yaklaşarak sonlu bir tablo ortaya koyabilme imkânı vermiştir. Bu çalışma bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde İslam düşünce sisteminin üç temel ayağı olan Felsefe, Tasavvuf ve Kelam alanlarının âlem anlayışı genel olarak verilmiştir. Birinci bölümde Kelam İlminin âlem anlayışı sonluluğu gösterdiği şekilde ele alınmıştır. Cisimlerin yapısının tasvirinde kullanılan sonluluğa dair hususlar incelenmiştir. Cevher ve araz gibi temel unsurların sonlu yapısı ile onların oluşturduğu cismin sonlu yapısı incelenmiştir. Bu temel cüzlerden de âlemin sınırlı ve sonlu olduğuna gidilmiştir. İkinci bölümde de Yeni Fiziğin evrene ve cismin yapı taşlarına dair bakışında sonluluğu gösteren hususlar ele alınmıştır. Önce parçacıklar düzeyinde sonra da bütün evren düzeyinde sonlu yapı görülmeye çalışılmıştır.