Her metin muhatabına belli bir gaye çerçevesinde hitap eder. Dini metinler de bu durumdan azade değildir. Ancak metinlerin gayelerini ortaya çıkarmak için yazar inceleme konusu yapılırken dini metinlerde bu durum daha karmaşık düzeydedir. Bu yüzden metne odaklanmak daha gerçekçi bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkar. Dini bir metin olarak Kur’an da muayyen bir zamanda belirli bir sosyo kültürel kesitin tüm değer unsurlarını taşıyan bir topluluğa belli bir maksat ile inzal olmuştur. Bu yüzden vahyin anlaşılıp yorumlanmasında beşeri, dilsel ve tarihsel unsurların görmezden gelinmesi imkansızdır. Elbetteki yorumlama sürecinde yorumcu için de aynı kaygı söz konusudur. Bu yüzden nesnel anlamın oluşması sürecinde bazı çekinceler ortaya çıkmakla birlikte tamamen nesnel anlama ulaşmanın imkanı da bir tartışma sorusu olarak ortada durmaktadır. Zira vahiy, vakıadan bağımsız öylece oluşmuş bir metin değildir. Başlı başına bu tespit bile vahyin olgu ile ilişkisi bağlamında en önemli yola çıkış noktasıdır. Çalışmamızda Kur’an’ın bu özellikleri dikkate alınarak onun yorumlanmasında göz önünde bulundurulması gereken hususlar konu edinmiştir. Vahyin böylesi bir arka plan ile okunması Allah’ın muradının ne olduğu sorusunun cevabını bulmada etkin bir yol olarak görülmektedir. Muradı ilahîye mümkün olduğunca yaklaşmak vahyin bütün zamanları kapsayarak her an vakıa ile etkileşime girmesini sağlar. Böylece kelami anlamda“nas var”sözcüğünün insanda salt bir anlam uyandırmasının yanında anlamlı ve maksatlı bir eyleme dönüşmesinin de önü açılmış olur.