Hz. Peygamber döneminden sonra kelâm ilmi, mütekaddimin ve müteahhirin döneminleriyle birlikte zengin bir bilgi ve kültür seviyesine ulaşarak günümüze kadar taşınmıştır. Kelâm ilminin bu süreç içerisinde değerlendireceğimiz bir durak ise Osmanlı dönemindeki kelâm çalışmalarıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun 7. padişahı Fatih Sultan Mehmed Han döneminde medrese müfredatına kelâm kitaplarının dâhil edilmesiyle birlikte kelâm ilmi, en parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde Fatih Sultan Mehmed’in değer verdiği aynı zamanda İstanbul’un ilk kadısı olan Hızır Bey’de kelâm ilmine katkı sağlayacak“Kaside-i Nuniyye”adlı eserini yazmıştır. Medreselerde Eş’ari kelâm eserleri okutulsa da Hızır Bey, Mâtüridî kelâmının görüşlerini manzum bir eserde toplayarak Mâtüridî kelâm anlayışını öne çıkarmıştır. XVII-XVIII. yüzyıllarda Kaside-i Nuniyye’ye çok sayıda şerh ve haşiyeler yazılarak eserin önemi daha da belirgin hale gelmiş ve eser üzerine yazılan şerh ve haşiyeler kelâm ilmine katkı sağlamıştır. Bunlardan birisi de hem şerhini hem de haşiyesini yapan Mehmed Emin Üsküdari’dir. Şerhini ele alacağımız bu çalışmada Mâtüridî kelâm anlayışının yanı sıra bazı akaid konularında Eş’ari kelâm anlayışının da hâkim olduğu yansıtılmaya çalışılmıştır.“Şerh-u Kaside-i Nuniyye fi ilmi’l-akaid”isimli eserin kelam açısından tahlilin yapıldığı bu çalışmada Mehmed Emin Üsküdari’nin kelâmî görüşlerine yer verilecektir.