İslam Mezheplerinde İnsan Hürriyeti Hakkındaki İlk Tartışmaların Teo-Politik Eleştirisi

İrade ve eylem özgürlüğü, insan olmanın en ayırt edici niteliklerinden biri hatta birincisidir. Zira akıl, irade, vicdan, duygu ve hayal gücü gibi tüm özellikler ya onun bir sonucu ya da işlevselliğiyle anlam kazanan hasletlerdir. Bu bakımdan hürriyet meselesi, insanın kendi hakkında düşünmeye başladığı çağlardan itibaren aktüelliğini korumaktadır. İslam düşüncesinde ise bu konu doğal olarak teolojik bir zeminde tartışılmıştır. Cebriyye, Kaderiyye ve ardından Mu‘tezile, insan özgürlüğünü merkeze alarak hareket eden ilk teolojik akımlardır. Cebrî düşünce zuhur ettiği dönemin konjonktürel etkisiyle özgür iradeyi yok sayan bir tavır almıştır. Buna göre iradî fiiller de dahil olmak üzere her şey Allah tarafından yaratılmış ve belirlenmiştir. İnsanın kendi etkinlikleri üzerinde bir etkisi yoktur. Kaderiyye, insanı sıradan bir organizmaya/bitkiye indirgeyen bu ifrat akıma açık bir tepki ortaya koymuştur. Devamında sistematik bir mezhebe dönüşecek olan Mu‘tezile ise insana hak ettiği ontolojik değeri verecek bir özgürlük teorisi geliştirmeye çalışmıştır. Fakat yine aynı tarihsel konjonktüre bağlı olarak Mu‘tezilî özgürlük doktrini, zamanın entelektüel ruhuna tutunamamış ve ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Gerek Cebriyye’nin gerekse Mu‘tezile’nin irade hürriyeti hakkındaki düşüncelerinin teşekkülünde, dönemin politik olaylarının etkisi açıktır. Doğrusu tarihin hiçbir döneminde hiçbir düşünce, sosyolojik etkilerden bütünüyle bağımsız bir şekilde gelişmemiştir. Sosyolojiyi belirleyen en önemli faktörlerden biriyse -özellikle hicri birinci asırda- siyaset olmuştur.

Yazar: Mehmet ÖDEMİŞ
Yayın: EKEV Akademi Dergisi
Cilt: 
Sayı: 88
Sayfa: 291 – 310
Tarih: 2021
DOI: 
ISSN: 2148-0710
URL: https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosekev/issue/71386/1147862