Erken Dönem İmâmiyye Şîası’nda Gaybetin Temelleri, Toplum ve Rivayetlerdeki Yansımaları

Toplumda lidere yönelik gösterilen sevgi, muhabbet ve bağlılık, onun müntesipleri tarafından kurtarıcı olduğu düşüncesine sebep olabilmektedir. Liderin ölümüyle bu durumu kabullenemeyen müntesipler; onun ölmediğini, geri döneceğini ve onlara vaadedilen adalet, huzur ve refahı getireceğine inanabilmektedirler. Liderin ölümü sonrası ileri sürülen iddiaların başında muhtemelen gaybet inancı gelmektedir. Kökeni İslam öncesi muhtelif din ve inançlarda görülen gaybet nazariyesi, İslam dairesinde birçok Şiî fırkalarda görülmüş, en önemli halini ise halen günümüzde akidelerinin önemli bir parçasını oluşturan İmamiyye Şîası’nda almıştır. Mehdî addedilen Muhammed b. Hasan’ın, 260/874 yılında öncelikle sefirlerin bulunduğu ve müntesipleriyle onlar vesilesiyle iletişim halinde olduğu gaybet-i suğrâ’ya girdiği ileri sürülmüştür. 329/941 tarihinde son sefirin ölümüyle Allah’ın murâd ettiği bir vakitte ortaya çıkmak üzere gaybet-i kübrâya girdiği iddia edilmiştir. Erken dönemde imamın ortaya çıkmasını bekleyen müntesipler, zaman ilerledikçe ve özellikle sürenin ortalama insan ömrünü geçmesi üzerine itikatta şüpheye düşmüşlerdir. Gaybet konulu rivayetleri topladıkları kitaplar telif eden Şiî ulema, böylelikle, onları içinde bulundukları kasvetten kurtarmayı hedeflemişlerdir. Bu süreçte imamla ilgili onun ömrü, durumu, gaybetin süresi, iki gaybet nazariyesi gibi sorular sorulmuş, bunlara cevaben muhtelif rivayetler nakledilmiştir. Buna göre çalışma, gaybet inancı etrafında ortaya sürülen nazariyeleri, gaybetin kökeni başta olmak üzere incelemeyi ve mezkûr konunun gaybetin ilk dönemlerinde Şiî müellifattaki seyrini ele almayı hedeflemektedir.

Yazar: Yusuf OKTAN
Yayın: HADITH
Cilt: 
Sayı: 7
Sayfa: 126 – 155
Tarih: 2021
DOI: 
ISSN: 2667-5455
URL: https://dergipark.org.tr/tr/pub/hadith/issue/67846/1023830