Kutbüddinzâde İznikî (öl. 885/1480), Sadreddin Konevî’nin (öl. 673/1274) Miftâhu’l-gayb’ının şarihi olması sebebiyle Ekberîliği Osmanlı’da temsil eden önemli âlim-sûfî şahsiyetlerden biridir. Bu şerhinin yanı sıra rüya tabiri, bitin yaratılma hikmetinin ahlâkî-işârî yorumu gibi birçok konuda eser ve risale kaleme almıştır. Bu risalelerden birini ise hulûd-ı küffar meselesine ve Gazzâlî’nin bu konudaki görüşlerinin savunusuna ayırmıştır. Bu risaleyi yakın dostu Mahmud Paşa’nın (öl. 878/1474) -ki Fatih Sultan Mehmed’in (salt. 1451-1481) sadrazamlarındandır- isteği üzerine yazdığını söylese de risalenin telif sebebi için birçok neden sıralamıştır. Kutbüddinzâde’nin aksine günümüzde yapılan çalışmalarda sahabeden itibaren bu konuda fikir beyan eden birçok ismin görüşlerine yer verilmekle birlikte, Gazzâlî’nin görüşleri yer almamıştır. Kutbüddinzâde, risalede kendi döneminde Gazzâlî’nin bu meselede söylediklerini icma dışı gören ve onun hakkında suizanna kapılanların varlığından bahsetmektedir. Bu da Gazzâlî’nin bu meseledeki görüşlerinin miladi on beşinci asır Osmanlı’sında yaygın bir şekilde bilindiğini ve tartışıldığını ortaya koymaktadır. Ayrıca Kutbüddinzâde’nin halefi Bahâeddinzâde (ö. 952/1545) de meselenin merkezine Gazzâlî’yi yerleştirdiği dikkate alındığında bu durumun sonraki asırda da aynı şekilde devam ettiği görülmektedir. Kutbüddinzâde risalede Gazzâlî’nin söz konusu meseleyle ilgili görüşlerini serdetmiş ve genelde nakiller ve aklî/lügavî yorumlarla Gazzâlî’nin görüşlerinin mutlak manada icma dışı olmadığını savunmuştur. Bu savunmasında Gazzâlî’nin İhyâ ve Faysalü’t-tefrika isimli eserlerindeki görüşlerini merkeze almıştır. O, Gazzâlî’yi savunmayı merkeze aldığından dolayı kendisinin de mensubu olduğu Ekberî sûfîlerin konuyla ilgili yorumlarına pek başvurmamıştır. Onun risalesi sadece Gazzâlî’nin ilgili konudaki görüşlerinin savunusuyla sınırlı da değildir. Ayrıca meseleyi ele alırken oluşabilecek muhtemel soruları sorup cevaplamaya çalışmış, verdiği cevaplardan hareketle ortaya çıkacak yeni soruları takdir ederek cevaplamaya gayret etmiş ve karşıt görüşlerin delillerini detaylıca tahlil etmiştir. Bütün bu çabalar, onun meselenin künhünü kuşatmaya olan isteğiyle alakalıdır. Bu tavır risale boyunca kendini göstermektedir. Risalede dikkat ettiği bir diğer husus ise meseleyi Ehl-i sünnet Kelâmının verileriyle savunmak istemesidir. Şöyle ki Gazzâlî savunusunda Mutezilî Kelâmcıların görüşlerine başvurmakla birlikte bu görüşlerin Ehl-i sünnet Kelâmına uygun olduğuna dair tahlillerde bulunması, Onun Ehl-i sünnet hassasiyetini ortaya koymaktadır. Bu bakımdan Kutbuddinzâde’nin risalesi, Gazzâlî’nin bu konudaki görüşlerini ve savunusunu sunmasının yanı sıra, meseleyi ele alırken Gazzâlî’ye karşı öne sürülebilecek muhtemel itirazları cevaplamaya çalışmasıyla ve karşıt görüşlerin delillerini detaylıca tahlil etmesiyle öne çıkmaktadır. Ayrıca meseleye çözüm ararken ayrımından ilham alarak cismânî azap-ruhânî azap ihdas etmesi, şefaat hadislerini mesele bağlamında yorumlaması açısından büyük bir önemi haizdir. Ekte risalenin bizzat müellifi tarafından tashih edilen ve notlar eklenen nüshasının tahkikli metnine yer verilmiştir.
Yazar: | Orkhan MUSAKHANOV |
Yayın: | Eskiyeni |
Cilt: | |
Sayı: | 44 |
Sayfa: | 499 – 524 |
Tarih: | 2021 |
DOI: | 10.37697/eskiyeni.962807 |
ISSN: | 2636-8536 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni/issue/64947/962807 |