Bu çalışma Türkiye’de cemevlerine yasal statü verilmesi kapsamında gündeme taşınan bazı tartışmaları ele almaktadır. Bu tartışmalar, 2022 yılının Ekim ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet tarafından yeni inşa edilen bazı cemevlerinin açılışını yapması ve yapılacak olanların temelini atması münasebetiyle düzenlenen program sonrasında yeniden sıcak gündem oluşturmuştur. Müteakip gelişmelerde önce konu hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlanmış, sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yaptığı kanunî düzenleme ile cemevleri yasal statüye kavuşturulmuştur. Bunun üzerine bazı kuruluş ve kişiler konuyu farklı yönleriyle tartışmışlardır. Bu tartışmalarda cemevlerine yasal statü verilmesi ve dedelere maaş bağlanması hususlarının Alevîlik-Sünnîlik ve cami-cemevi kıyası üzerinden işlendiği görülmektedir. Nitel araştırma yöntemiyle ve ilgili kanunî düzenlemeler ve tartışmalar sınırlılığında yürütülen bu çalışmada, konunun başta Mezhepler Tarihi ve Tasavvuf Tarihi olmak üzere İlahiyat disiplinlerinin metodik bilgisine dayalı verileriyle araştırılması amaçlamaktadır. Zira ilgili kanunî düzenlemeler ve tartışmaların, bu toprakların dinî-kurumsal tecrübesiyle ne kadar uyumlu olduğunun ortaya konulması önemlidir. Buna göre Alevî-Sünnî ve cami-cemevi kıyası doğru bir kıyas değildir. Alevî geleneğe mensup ocak ve grupların âdâb ve erkânlarını icrâ ettikleri -ve tekke, zâviye, dergâh ya da meydanevi, büyük ev, tarikat evi gibi geleneksel isimlerin yerine yeni bir isim ile adlandırdıkları mekânlar olarak- cemevlerinin yasal bir statüye kavuşturulması hususundaki kanunî düzenlemelerin, Müslümanların dinî-kurumsal tecrübesine uygun olduğu görülmektedir.
Yazar: | Cenksu ÜÇER |
Yayın: | e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi |
Cilt: | 15 |
Sayı: | 2 |
Sayfa: | 377 – 438 |
Tarih: | 2022 |
DOI: | 10.18403/emakalat.1223720 |
ISSN: | 1309-5803 |
URL: | http://www.emakalat.com/tr/pub/issue/74398/1223720 |