Ahmed-i Hânî’nin tevhid anlayışı

Kelâmî, tasavvufî ve felsefî bir kişiliğe sahip olan Ahmed-i Hânî (ö. 1119/1707), düşünceleriyle 17. yy. ve günümüze ışık tutmuştur. Arapça, Farsça, Kürtçe ve Türkçe’yi iyi bir şekilde bilen Hânî, bunu eserlerinde çok dakik bir şekilde işlemiştir. Fıkhî mezhep olarak Şâfiî, itikadî mezhep olarak da Sünnî/Eş’arî mezhebini takip eden Hânî, tasavvufta ise Nakşibendî tarikatına mensuptur. Tasavvuf açısından vahdet-i vücûd anlayışını eleştiren Hânî, bu anlayışını Tanrı tasavvuru ve tevhid anlayışına yansıtmıştır. Felsefî ve kelâmî bir kişiliğe sahip olan Hânî, din felsefesi ve İslâm inancındaki tevhid konusuyla ilgilenerek buna eserlerinde yer vermiştir. Eserlerinde insanın iradesine dikkat çekerek Cebriyecî bir anlayıştan uzak durmaya çalışmıştır. Hânî, Mem û Zîn, Nubihara Biçukan (Küçüklerin İlkbaharı), Akidea İmane (İman Akideleri), Divan gibi eserleriyle öne çıkmış, Allah’ın varlığı ve tevhide dair görüşlerini bu eserlerde dile getirmiştir. Hânî, Mem û Zîn adlı eserinde, beşerî aşkın, ilâhî aşka nasıl dönüştüğünü felsefî bir yöntemle dile getirmekle birlikte tevhid inancına dair görüşlerini de burada zikretmiştir. Özellikle Akidea İmane adlı eserinde Eş’arî kimliğini ve kelâmî görüşlerini dile getiren Hânî, bazı eserlerini çocuklara verdiği önemden dolayı edebî üslubundan da vazgeçmeyerek basit bir dille yazmıştır. Bu çalışmada Hânî’nin eserlerinden yola çıkarak Allah’ın varlığı, birliği ve tevhid inancı hakkındaki görüşleri incelenmiştir.

Yazar: MÜCAHİT TENEKECİ
Tür: Yüksek Lisans
Üniversite: Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Danışman: DOÇ. DR. MURAT AKIN
Yayın Yeri: Zonguldak
Tarih: 2022
Sayfa: 159
URL: https://tez.yok.gov.tr
15 Ocak 2023