Peygamberler, bütün varlıklar arasından seçilen insan türünün en seçkin şahsiyetleridir. Zira onlar, kâinatın mutlak sahibi olan Allah tarafından, beşerin iki cihan mutluluğuna ulaştırılması için vazifeli tayin edilmişlerdir. Bu özellikleri onları, insanlık tarihi için vazgeçilmez kılmıştır. Çünkü insanlık, tarihindeki maddi ve manevi bütün gelişme ve ilerlemeleri, nübüvvet müessesesinin getirdiği hakikatlerle şekillendirmiştir. Nübüvvetin, bu özellikleri göz önünde olduğu halde, nübüvveti inkâr etmek, insanlık tarihine aykırılık teşkil etmektedir. Çünkü uzayın derinlikleri içinde, kendi aklına itimat edip nübüvveti inkâr eden adamın misali; kör bir adamın karanlık bir yolda yürümesi gibidir. Eğer nübüvvet olmazsa, insan kendi akıl gözünü açsa ve kendisini -hakikatiyle olmasa da- tanısa bile; uzay yolu -idrak, iktidar ve tasarruf cihetiyle- karanlık olduğu için insan yine karanlıkta kalacak ve bu dehşetli halin içinden çıkamayacaktır. İnsanın hakikati ve kâinatın sırları bütün halleriyle nübüvvetin varlığını gerektirmektedir. Aksi halde insan sefil ve korkak bir yolcu; kâinat ise manasız bir kâğıt ve karanlık bir yoldan ibaret olur. İnsanın hakikatinin ve kâinatın esrarının anahtarı, alemlerin rabbi olan Allah’ın elçilerindedir. Çünkü insanı ve kâinatı en iyi bilen Allah’tır ve Allah bu bilgileri elçilerine vahyetmiştir. Kâinatın anlam kazanması, insanın insan olması ve Allah’ın hakkıyla tanınması, Hak’tan getirdiği bilgileri halka tebliğ eden peygamberlerin varlığına bağlıdır. Bu bağlamda şu söylenebilir: Nübüvvetin olmadığı bir kâinat, hikmetsiz olacağından varlığının bir anlamı kalmazdı.
Yazar: | RIDVAN GÜZEL |
Tür: | Yüksek Lisans |
Üniversite: | İnönü Üniversitesi |
Danışman: | PROF. DR. FİKRET KARAMAN |
Yayın Yeri: | Malatya |
Tarih: | 2022 |
Sayfa: | 111 |
URL: | https://tez.yok.gov.tr |