Borlevî’nin İlzâmu’l-muʿânidîn ve ibṭâl-u zaʿmi’l-ḥâsidîn İsimli Risâlesinin Tahlil, Tahkik ve Tercümesi

Her metnin anlatmak istediği bir ana fikri ve anlam örgüsü olduğu gibi üretildiği muhitin arka planını yansıtan bir hikayesi de vardır. Bu itibarla metnin cümlelerine önem verildiği kadar satır aralarında gizli bir hazine gibi bekleyen ve ait olduğu dönemi yansıtan kimliğine de dikkat edilmesi gerekir. Böylesine bir yaklaşımın benimsenmesi, bir anlamda metnin ruhunun daha iyi kavranmasına vesile olacaktır. Ayrıca bu yaklaşım, medeniyetimizi inşa eden eserlerin, özellikle de açığa çıkarılmayı bekleyen birçok yazmanın hikayesini, ilim dünyasına kazandırmak açısından büyük bir önem arz etmektedir. Dolayısıyla bu keşif yolunda atılacak her bir adım, medeniyet tarihimizin serencamının anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Bu yazının amacı da 18. yüzyıl Osmanlı ilim muhitine ışık tutabilecek yazma bir risâleyi ele almak suretiyle bu yolda bir adım atmaktır. Borlevî’ye ait İlzâmu’l-muʿânidîn ve ibṭâl-u zaʿmi’l-ḥâsidîn isimli bahse konu risâlenin tahkikli neşrinin yanında tercümesinin yapılması, bu yazının içeriğini ve odak noktasını oluşturmaktadır. Ayrıca mukaddemen vurgulandığı üzere adı geçen risâlenin hikayesine ilişkin genel hatlarıyla bilgi verilmesi ve bu bilgilerin ışığında öz bir değerlendirme çabası esas alınmıştır. Bundan ötesi, okuyucunun fikri yolculuğuna bırakılarak onun, bizatihi metnin kendisi ve tercümesiyle baş başa bırakılması düşünülmüştür. Araştırmaya konu bu risâlenin tercih edilmesinin bir diğer nedeni de kelâm ilminin hem tematik hem de metodolojik açıdan hassas bir konusu olan “ismet-i enbiyâ”ya ilişkin olmasıdır. Zira bu konu, kelâmın vahiy merkezli yapısı ve dahi peygamber kavramının doğası ve buna ilişkin teşekkül ettirilen tasavvurların anlaşılması bakımından son derece anlamlıdır. Risâle gerek etimolojik analizi gerekse de klasik, özellikle de fıkıh kaynaklarından hareketle özlü bir literatür değerlendirmesinden sonra peygamberlerin iğmâdan (baygınlık) korunmuş olup olmadıkları konusunu tartışmaktadır. İğmânın ismet-i enbiyâ bağlamında ele alınıp alınamayacağı sorunsalından hareket eden risâlenin müellifi, mukaddime kısmında bu eseri kaleme alma nedenini açıklamaktadır. Diğer taraftan sonuç başlığı altında da ulaştığı neticeleri dikkat çeken bir şekilde paylaşmaktadır. Her iki bölüm de metnin kimliğini yansıtması açısından, belki de risâlenin en önemli kısımlarıdır. Bu bölümlerde kurulan illiyet bağı ile verilen mesajlar, Osmanlı düşünce tarihinin seyrini derinden etkileyen Kadızâdeliler-Sivâsîler çekişmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan eğilimlere dair değerli ipuçları vermektedir. Bu noktada dikkat çeken ana tema ise kutuplaşma şeklinde seyreden bu çekişmenin doğurduğu marazî durumun aşılması için mutedil bir yolu benimsemenin salık verilmesidir. Sonuç itibarıyla bu risâle, düşünce tarihimizde ciddi bir kırılmanın yaşandığı bir dönemin ilk elden şahidi olması bakımından son derece önemli bir metindir.

Yazar: Mustafa Selim YILMAZ
Yayın: Kader
Cilt: 20
Sayı: 1
Sayfa: 210 – 235
Tarih: 2022
DOI: 10.18317/kaderdergi.1094075
ISSN: 2602-2710
URL: https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaderdergi/issue/70681/1094075