Alevî Geleneğe Mensup Ocak ve Gruplar Hakkında Yapılacak Araştırmalarda Dikkate Alınması Gerekli Bazı Hususlar

Öncelikle belirtilmelidir ki, çalışmamızın başlığında yer alan ocak kelimesi, ocak sistemine dayalı geleneksel yapıyı; grup kelimesi ise şehirleşmeyle birlikte ortaya çıkan yeni yapıyı ifade etmektedir. Geçmişte her biri mensup olduğu ocak ismiyle anılan, bugün itibariyle ise daha çok Alevî nitelemesi kullanılan ocak ve gruplar, ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmelere bağlı olarak özellikle 1990’lı yıllarda görülen kimlik politikaları bağlamında sıcak bir gündem konusu olmuştur. Bu çerçevede konu hakkında gerek sosyal gerek kültürel farklı alanlarda bir canlılık yaşanmış, bu canlılık akademik çalışmalarda da görülmüştür. Nitekim farklı disiplinlerden pek çok araştırmacı konu hakkında çalışmalar ortaya koymuştur. Bu bağlamda pek çok araştırma yapılmış, kitaplar kaleme alınmış, makaleler yayımlanmış, dergiler özel sayılar neşretmiş, pek çok ulusal ve uluslararası sempozyum vb. düzenlenmiştir. Bu süreçte yeni bir kimlik inşası olgusuna da tanıklık edilmiştir. Değişik disiplinlerin metodolojik farklılıkları ve hassasiyetlerinden kaynaklı farklılıklar bir yana, kişilerin şahsi duruşlarını Alevî geleneğe mal ederek bu sürece katılmaları, gelenek hakkında hemen hemen her konuda bir karmaşanın yaşanmasına neden olmuştur. Farklı ocak yapılanması gerçeğine dayalı olarak iman esaslarıyla ilgili kabullerden ibadet hayatı uygulamalarına; âdâb erkândan dedelik, düşkünlük, musâhiblik gibi bir takım sosyal kurumsal yapılara varıncaya kadar bütün alanlarda geleneksel olarak gelenek mensupları arasında var olan farlılıklara yeni duruma göre ortaya çıkan farklılıklar da eklenince, gelenek hakkındaki karmaşa daha belirgin hale gelmiştir. Bu bağlamda alan araştırmaları başta olmak üzere Alevî geleneğe mensup ocak ve gruplar hakkında yapılacak çalışmalarda sağlıklı sonuçlar elde etmek için birtakım hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu hususlar hakkında şu ana noktalara işaret etmekte fayda vardır. Alevî nitelemeli gelenek ya da mensupları ocak ve gruplar hakkında yapılacak bir çalışma, kuvvetli bir İslâm ilahiyatı, mezhepler tarihi, tasavvuf, tasavvuf düşüncesi, tasavvuf tarihi, tasavvuf edebiyatı, edebiyat, tarih, dinler tarihi, sosyoloji, antropoloji, fenomenoloji gibi farklı sosyal bilimlerin nosyonu ve metodolojisini ve disiplinler arası bir çalışmayı gerekli kılmaktadır. Yapılan her çalışma Alevî gelenek mensupları için bir tasavvuf ve tarikat hayatı söz konusu olduğunu göz önünde bulundurmalıdır. Bu noktada Alevî gelenek türdeşleri olan diğer tasavvuf ekolleri ile kıyaslanmalıdır. Ayrıca bütün çalışmalar Alevî gelenekte var olan ocak yapılanmasını dikkate alarak yürütülmelidir. Bu bağlamda her ocağın birbirinden gerek tasavvuf ekolü mensubiyeti gerek silsile açısından farklı olduğunu, bu farklılığın iman esaslarından ibadet hayatına, cem, semah gibi âdâb ve erkândan dedelik, düşkünlük, musâhiblik gibi bir takım sosyal kurumsal yapılara, şiirlere deyiş ve nefes ismi verilmesinden âdâb ve erkâna dair eserlere varıncaya kadar farklı anlayış, içerik ve uygulamalara neden olduğu göz ardı edilmemelidir.

Yazar:Cenksu Üçer
Sempozyum Başlığı: 1. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu: Bildiri Özetleri Kitabı
Yer: Ankara
Yayıncı: Oku Okut Yayınları
Tarih: 2021
Sayfa: 84-87
ISBN: 9786057441645
URL:https://sempozyum.okuokut.org/tsbs/article/view/29

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.