Fahreddin Râzî’nin kelam yöntemi
Bu çalışmada kelam ilminin İslam düşüncesinde önemli bir konuma gelmesinde ciddi katkıları bulunan ve müteahhirîn kelamının imamı kabul edilen Fahreddin Râzî’nin kelam yöntemi ele alınmıştır. Her mütekellimin, problemleri ele alış biçimi ve çözüme kavuşturma tarzı belli bir yöntem dahilinde gerçekleşmektedir. Râzî hem Eşʻarî kelam geleneğine hem de Muʻtezile kelamına birtakım eleştiriler yöneltmiş ve bunun yanında…
Lütfî Paşa’nın “Risâle-i Firak-i Dâlle” adlı eseri ve değerlendirilmesi
Bu çalışmada, Lütfî Paşa’nın Osmanlıca telif edilmiş Risâle-i Fırak-i Dâlle adlı eserinin tahkik ve tahlîli yapılmıştır. Hz. Peygamber’in “73 Fırka hadisi” diye bilinen rivayet bağlamında Müslümanlar tarih boyunca fırkalaşma ve mezhepleşme olgusuyla karşı karşıya kalmıştır. Her devrin anlayış ve zihin dünyası farklılık arz ettiği için fırkalar da dinamik bir yapıya sahip olmuştur. Ana gövdeleri sabit…
İsmâilîlik’te Varlığın Hudûdu ve Âdem’in Hübûtu
İsmâilîlerin Âdem’in yeryüzüne inişi, diğer bir deyişle insanın yeryüzünde bulunma nedeni konusunda diğer Müslümanlardan farklı olarak ne söyledikleri bu makalenin temel sorusunu oluşturmaktadır. Çalışmada, öncelikle konuyla ilişkili görülen varlık hiyerarşisi ve bu bağlamda açığa çıkan hadd/hudûd ve tevhit kavramları üzerinde durulmaktadır. Zira İsmâilîlik’te âlemlerin doğuşu ve her türlü varoluş belli bir hiyerarşiye göre zuhur etmektedir….
Enigma ve Paradigma Arasında Nedensellik, Batı ve Biz
Toplumsal hayatın idamesi temel olarak toplumsal değerlere dayanır. Ancak bu değerlerin tezahürü de yine toplum içinde gerçekleşir. Buna göre toplumsal bir varlık olarak insanoğlunun kendisini gerçekleşmesi toplum içinde mümkün olup toplum dışı insan, felsefî anlamda “insan” değildir. Ancak toplumsal ilişkiler ağında kendisini gösteren insanî durumla, yaratılış gayesine ilişkin ahlakî değerler billurlaşır ve bir toplumsal paradigma…
Kendini Sınırlayan Tanrı Tasavvurunun İmkânı ve Mu‘tezile
İnsanın özgür iradesinin ispatı problemine yönelik çözüm denemelerinden biri Tanrı’nın kendisini gönüllü olarak sınırlaması anlamına gelen ilahi kendini sınırlama (divine self-limitation) yaklaşımıdır. Yahudi ve Hıristiyan teolojilerinde görülen bu perspektifle modern dönemde Süreç ve Kuantum felsefelerinde karşılaşılır. Bu çalışmada ilgili düşünce biçimi, Mu‘tezilî bilincin düşünce biçimiyle kıyaslanmıştır. Öncelikle Tanrı’nın kendini sınırlamasının imkânı, sınır teorisi varsayımıyla sorgulanmıştır….
İslam’da Rasyonel Düşüncenin İmkânı Olarak Hatm-i Nübüvvet, Okültist İtirazlar ve Sosyal Bilimler
İslam’ın ortaya çıktığı 7. yy. Arabistan yarımadası iktisadi ve siyasi açıdan olduğu kadar kültürel olarak da dönenim iki büyük dünya gücünden biri olan Sâsânî imparatorluğu etkisi altındadır. Sâsânîlerin Mecusi inanç sistemi gibi Cahiliye dönemi Arapları da özünde düalist bir kozmolojiye inanmaktadır. İnsanı, “iyicil” ve “kötücül” güçler arasında kalmış bir varlık olarak düşünen Cahiliye Araplarının dünyasında…
Kelâmî ve Felsefî Düşüncede İlahî İrade Sorunu
İlahî irade meselesi Allah-âlem ilişkisi bağlamında üzerinde en çok tartışılan konulardan biridir. Bu problem kelâm ve felsefe geleneğinde iradenin ilim ve kudret gibi zatî sıfatlarla ilişkisi, iradenin ezelîliği sorunu, irade-murad birlikteliği ve yaratmadaki rolü gibi çeşitli alt problemleri de içine alan geniş bir çerçevede tartışılmıştır. Bu araştırmada evrenin yoktan yaratıldığını savunan ve Allah’a irade sıfatı…
Kutbüddinzâde İznikî’nin Hulûd-ı Küffâr Meselesinde Gazzâlî Savunusu
Kutbüddinzâde İznikî (öl. 885/1480), Sadreddin Konevî’nin (öl. 673/1274) Miftâhu’l-gayb’ının şarihi olması sebebiyle Ekberîliği Osmanlı’da temsil eden önemli âlim-sûfî şahsiyetlerden biridir. Bu şerhinin yanı sıra rüya tabiri, bitin yaratılma hikmetinin ahlâkî-işârî yorumu gibi birçok konuda eser ve risale kaleme almıştır. Bu risalelerden birini ise hulûd-ı küffar meselesine ve Gazzâlî’nin bu konudaki görüşlerinin savunusuna ayırmıştır. Bu risaleyi…
İbn Kemâl’in Yaratıcıyla İlgili Mûcib Bizzât ve Fâil-i Muhtâr Tasavvurları Karşısındaki Konumu
Bu makalede, İbn Kemâl açısından Allah’ın, felsefi tabiriyle vâcibü’l-vücûd’un, mûcib bizzâtmı yoksa fâil-i muhtâr mı olduğu incelenmiştir. Mûcib bizzât ve fâil-i muhtâr anlayışları, varlık ve yetkinlik kaynağı olarak Allah’ın âlemle ilişkisinde nasıl değerlendirileceğine ilişkin tartışmalarda ortaya çıkan başlıca iki teoriyi betimler. İbn Kemâl meseleyi incelerken mûcib bizzâtın iki farklı anlamını göz önünde bulundurur. Mûcib bizzâtın…
Kelamcıların Diyalektik Yöntemi Ve Davet
Kelam ilminin, biri Müslümanların entelektüel problemlerine cevap bulma arayışı, diğeri ise farklı din ve milletlere mensup insanlar karşısında İslâm inanç esaslarını savunma olmak üzere iki farklı tanımı ve teşekkül sebebi üzerinde durulmaktadır. Her ikisinin de kelamın teşekkülünde hatırı sayılır bir etkiye sahip olduğunu savunmak mümkündür. Kelamın hatırlanacağı üzere kurulmasını tetikleyen soru “büyük günah işleyenin durumu…