Şîa/İmâmiyye’de Mehdî İnancının Ortaya Çıkışı, Gelişimi ve Ehl-i Sünnet Mehdilik Anlayışıyla İlişkisi

Bu çalışmada Ehl-i sünnet ile Şîa arasında temel ihtilaflardan birisi olan Mehdîlik konusu, Şîa/İmâmiyye’nin gelişen ve değişen görüşleri temelinde incelenmiştir. Şîa/İmâmiyye’nin imâmet merkezli Mehdîlik anlayışının tam olarak aydınlığa kavuşturulması için bazı yerlerde Ehl-i sünnet’in Mehdîlik anlayışına da temas edilmiştir. Ehl-i sünnet’te Şîa’da olduğu gibi Mehdîlik temel itikadî bir mesele görülmemekle birlikte özellikle Şîa’nın görüşlerini tenkit etmek ve onların iddialarına cevap verme bağlamında konu ele alınırken Şîa/İmâmiyye’nin Mehdî inancına da yer verilmiştir. İnanç esaslarını imâmet nazariyesini merkezine alarak oluşturan Şîa, Mehdîlik konusunu imâmet ekseninde açıklayarak onu temel itikadî bir konu haline getirmiştir. Bununla birlikte Şiî fırkalar, Mehdîlik konusunda kendi aralarında görüş birliğinde değildirler. Bazı Şiî kaynaklar, Mehdîlik iddiasını Hz. Ali’nin oğullarından Muhammed b. Hanefiyye’ye kadar götürerek bu meselenin baştan itibaren önemli bir konu olduğunu göstermeye çalışmışlardır. Oldukça erken sayılabilecek dönemde Muhammed b. Hanefiyye’nin ölmediği, Medine’de Razva isimli bir dağda yaşadığı ve bunun beklenen (muntazar) Mehdî olduğu iddia edilmiştir. Muhammed b. Hanefiyye bu iddiaları reddetmiş olduğu halde özellikle Keysâniyye’den bazıları onun Mehdîliğine inanmaya devam etmiştir. Şîa’nın Zeydiyye fırkası, Mehdîlik meselesini temel bir inanç esası olarak görmezken İsmâliyye, Muhammed b. İsmail’in ölmediğini ve bir gün dünyayı ıslah edeceğini söylemiştir. İmâmiyye Şîa’sı ise on ikinci imam kabul ettiği Muhammed (el-Mehdî) b. Hasan’ın Mehdî olarak tekrar ortaya çıkacağına inanıp bu inanç doğrultusunda nas bulma ve onları yorumlamak için büyük gayret sarf etmiştir. İmâmiyye’ye göre yeryüzü açık veya gizli bir imamsız kalmayacağından Muhammed b. Hasan, istediği kadar gizli kalıp Mehdî olarak zuhur edecektir. İmâmiyye, Resûlullah’ın (s.a.v.) kendisinden sonra on iki halife geleceğine dair beyanını esas alıp imamların adedini on ikiden ibaret görürken Ehl-i sünnet, ilgili hadiste geçen on iki halifenin kâmil manada halife olduğunu ifade edip halifelerin adedinde bir sınırlamaya gitmemiştir. İmâmiyye, diğer imamlar gibi Mehdî’nin de Hz. Hüseyin’in soyundan olacağına inanarak on ikinci imam Muhammed b. Hasan el-Askerî’nin Mehdî olarak gelmesini beklemeyi zamanla mezhebin temel esası haline getirmiştir. İmâmiyye’nin Gaybet-i kübra olarak ifade edilen devrede bir insanın hayatını devam ettirmesinin mümkün olduğunu gösterme çabasında olmuştur. Ehl-i sünnet ise genel manada “Hz. Hüseyin’in soyundan olan on ikinci Muhammed b. Hasan’ın Mehdî olarak tekrar gelmesini beklemeye” dair inancının geçersiz olduğunu belirtmiştir.

Yazar:Adem SÜNGER
Yayın:Kader
Cilt:20
Sayı:2
Sayfa:701 – 722
Tarih:2022
DOI:10.18317/kaderdergi.1165813
ISSN:2602-2710
URL:https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaderdergi/issue/74511/1165813