Ebû Hanîfe’nin İmanda Eşitlik Görüşü ve Sosyal Hayata Yansıması
Ebû Hanîfe (ö. 150/767), tarihi süreç itibariyle ilk dönemde kelâm ilminin temel konularını ele almış ve bu konularda bid’at gördüğü fırkalar karşısında tercih ettiği görüşleri beyan etmiştir. Daha sonra kelamcılar, belirlenen bu görüşleri değişen şartlara ve zamana göre farklı argümanlarla temellendirmeye çalışmışlardır. Şüphesiz kelâm ilmi açısından Ebû Hanîfe’nin söylediği ve daha sonraki nesillere aktardığı konular…
Şiî mezheplerde tevhid anlayışı
Allah’ın tek ve bir olduğunu ifade eden tevhid inancı, bütün dinlerin özellikle de semâvî dinlerin temelini oluşturan bir inanç olmuştur. İslam dini son semâvî din olması sebebiyle tevhid’e ayrı bir önem atfetmiştir. Bu sebeple İslam’ın kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim, bütün unsurlarıyla birlikte adeta tevhid akidesi ile örülü durumdadır. Bu noktada Kur’an’ın ayet ve sureleri incelendiğinde,…
Bir Osmanlı Vâizi Eğinli Rahmi Efendi’nin İman Meselesine Yaklaşımı
Topluma temas edebilmenin ve kitlelerin bilincini yönlendirebilmenin en işlevsel araçlarından biri olan vaazlar, bünyesinde mev’iza türü anlatıların yanı sıra İslâmî ilimlerin kelâm, fıkıh, tefsir gibi sahalarına dair bilgiler ihtiva eden metinlere dayanılarak icra edilmektedir. Bu yönüyle vaazlar ve kendilerine kaynaklık eden metinler, bazı kanıların aksine halkın birtakım hikayelerle oyalandırıldığı, hurafelerle zihinlerinin iğdiş edildiği telifler değil,…
Bir Mûcize Örneği Olarak Hz. Peygamber’in İnsanları Dönüştürme Kabiliyeti
Kelâm âlimleri “mûcize” kavramını iki farklı şekilde tarif etmişlerdir. Bunlardan ilkinde mûcize “Peygamber olduğunu ileri süren kimsenin elinde, onun doğruluğunu kanıtlamak için meydana gelen hârikulâde olay” şeklinde tanımlanmıştır. İkinci tarife göre ise mûcize: “Peygamberlik iddia eden bir zâtın elinde, inkârcılara meydan okuduğu bir sırada, kendisini doğrular mâhiyette, başkalarının benzerini yapamadıkları, Allah tarafından yaratılan, olağanüstü olay”lara…
er-Risâletü’l-Numâniyye Eseri Doğrultusunda Nusayrî-Alevî İnancında Tevhîd İlkesinin İzahı
Nusayrî-Alevîlik 9. yy’ın sonlarında Ebu Şuayb Muhammed b. Nusayr en-Nemirî’nin (ö. 270-883) görüş ve öğretileri etrafında teşekkül etmiştir. Şii kökenli gulât fırkalardan biri olan Nusayrî-Alevîliğin dini görüşlerinin şekillenmesinde ve sistematize olmasında en etkin isim Hüseyin b. Hamdan el-Hasîbî (ö. 358/969)’dir. El-Hasîbî’den sonra mezhebe önderlik eden ve mezhebin en temel dini ilkesi olan “ma’nâ-isim-bâb” öğretisini ve…
Fıtrat-iman ilişkisi
Allah Teâlâ kâinattaki tüm varlıkları kendilerine özgü bir yaratılış biçimine sahip olarak yaratmıştır. Fıtrat kavramı, özellikle insanın yaratılış biçimini ve özelliklerini temsil etmektedir. Fıtrat, Allah Teâlâ’nın insanda yarattığı kendisini tanıma ve Allah’a iman etme yeteneğidir. Allah Teâlâ kişinin iman etmesini sağlayacak maddi ve manevi her türlü delili insan fıtratına yerleştirmiştir. Fıtrat ve iman kavramları kullanılmaya…
Hz. İbrahim ve tevhid inancı
Kur’an’ı Kerim insanları tevhid dinine davet ederken farklı üslup ve metotlar kullanmıştır. Tebliği insanlara ulaştıran peygamberler Allah’a kulluk etmenin yollarını göstermişlerdir. Peygamberler, dünya ve ahiret dengesini sağlama, uyarma ve müjdeleme görevlerini yerine getirmişlerdir. Yüce Allah onları akıl, zekâ ve ahlâki davranışlarıyla bütün insanlardan üstün kılmış ve insanlığa örnek olarak sunmuştur. İlahi dinlerin ortak referans noktası…
Baba Tahir-i Uryân’ın Eserlerinde Tevhid İnancının Aktarımı
Semavî dinlerin zaman ve mekân bağlamında toplumsal uygulamalarında farklılıklar görülse de yaratıcının varlığı ve birliğini konu alan “Tevhid” inancı tümünde ortaktır. İslam dininde üzerinde en çok durulan konuların başında gelen tevhid düşünce farklı ilim disiplinlerinde konu edilip tartışılmaktadır. Tanrı’nın varlığı ve birliği konusu Kelâm ilminin özünü oluşturmuş ve bu konu üzerine ilk dönemden itibaren birçok…
İslâm İtikadı Açısından Değişim
Kurân açısından tek bir din vardır o da tevhid esasına dayanan İslâm dinidir. Ancak bu din insanlığın tek dini olarak kalmamış, insanlar bu dini çizgiyi değiştirerek kendilerine yeni dinler edinmişlerdir. Bunun üzerine Allah tarafından yeni uyarıcılar vasıtasıyla tevhide çağrılmışlar çağrıyı kabul edip kendinde olanı değiştirmek suretiyle yeni bir hayat tarzını seçenler olduğu gidi kendinde olanları…
İslam Dininde Tevhid-Özgürlük İlişkisi
İslam, Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son ilahi dindir. İslam’a göre varlık, zorunlu ve mümkün olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Zorunlu varlık, bir ve tek, mümküne bağlı olmayan, irade ve kudreti sonsuz olan Yüce Yaratıcı’dır. O’nun dışındaki diğer şeyler ise mümkün varlık olarak kabul edilmektedir. Mümkünün, kendi başına var olması ve varlığını devam ettirmesi söz konusu değildir….
- 1
- 2