İslam düşüncesinin en kritik kavramlarından birisi olan akıl, Allah ile insan arasındaki bağın en anlamlı noktasını oluşturmaktadır. İnsanı diğer canlı varlıklardan ayıran akıl, insandaki işlevsel formuyla epistemolojik bir değer kazanması sonucu daha anlamlı bir hale gelmiştir. Böylece epistemoloji biliminin içerisinde vazgeçilmez bir yeri olan aklın, düşüncelerle ortaya konulan verilerin sistemli bir hal almasıyla katbekat değer kazanmıştır. Buna binaen akıl, kelam ilminin de doğuşundan gelişimine kadar en çok başvurulan bilgi edinme kaynaklarından biri olmuştur. Özellikle Mu’tezile ekolü, aklî çıkarımlarıyla kelam ilmine damgasını vurmuştur. Aklı en çok kullanan Mu’tezile ekolüne karşın aklı belli kayıtlarla kullandıklarıyla bilinen Selefiyye, daha çok nakli esas almıştır. Aklı kullanım açısından bakıldığında bu iki ekolün farklı kutuplarda yer aldığını söyleyebiliriz. Ancak her iki ekolün de ortaya koydukları görüşleriyle İslam âlimlerine olan etkisi geçmişten günümüze kadar önemini korumuştur. Bu çalışmamızda Mu’tezile ve Selefiyye’nin aklı, epistemolojik değeri bağlamında ortaya koydukları ilkeleri üzerinden mukayeseli bir şekilde incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda İslam düşüncesindeki yeni fikri yapılanmaların oluşumunda Mu’tezile ve Selefiyye’nin ne denli etkinlik gösterdikleri gözler önüne serilmeye çalışılmıştır.
Yazar: | MUHAMMED SÖYLER |
Tür: | Yüksek Lisans |
Üniversite: | Aksaray Üniversitesi |
Danışman: | DR. ÖĞR. ÜYESİ HÜSEYİN KAHRAMAN |
Yayın Yeri: | Aksaray |
Tarih: | 2021 |
Sayfa: | 190 |
URL: | https://tez.yok.gov.tr |