Bir Bilgi Tanımının Eleştirisi: Devvânî’nin Risâle fî Ta‘rîfi’l-‘İlm Bağlamında

Bu çalışmada, Celâleddîn ed-Devvânî’nin (öl. 908/1502) Risâle fî ta‘rîfi’l-‘ilm isimli risalesi tahlil edilmektedir. Risalede müteahhir dönem kimi kelamcıların benimsediği bir bilgi tanımı eleştirilmektedir. Araştırması yapılan bilgi tanımının üç bileşeni bulunmaktadır: Sıfat, temyiz ve çelişiğe ihtimali olmamak. Bilgi kategori olarak bir sıfattır. Bu sıfat ile temyiz elde edilir. Sonuç bilgidir ve bu bilginin çelişiğine ihtimali olmamalıdır. Devvânî bu bilgi tanımının sekiz ihtimalini incelemektedir. Sekiz ihtimalin her birinde farklı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Devvânî’ye göre sözü edilen tanım, her ihtimale göre sorunludur. Fakat Devvânî eleştirdiği bilgi tanımının yerine başka bir bilgi tanımı önermemektedir. Makalede öncelikle kelam düşünce tarihinde sözü edilen bilgi tanımına ulaşma süreci anlatılacaktır. İlk dönemden itibaren yapılan bilgi tanımları özetlenecektir. Tanımların güçlü ve zayıf yönleri yorumlanacaktır. İslam düşüncesinde bilginin mahiyetine yönelik iki ana akım vardır: Fahreddin er-Râzî’nin (öl. 606/1210) başını çektiği ilk akıma göre mutlak bilgi bedihidir, tanımlanamaz. İkinci akıma göre mutlak bilginin mahiyeti nazarîdir, tanımlanabilir. Makaledeki ilk başlık İslam düşüncesinde bilgi tanımları ve eleştirileridir. Çalışmadaki ikinci başlık özgünlük iddiası taşımaktadır. Çünkü Devvânî’nin anılan risalesi ilk kez değerlendirilecektir. Risalenin sonucuna göre bilginin özünü bulmak için yapılan tanım, her açıdan temelsizdir. İslam düşünce tarihinde özcülük karşıtlığının bir yansıması olarak risalenin değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Modern çalışmaların çoğu bu risaleyi Devvânî’nin eserleri arasında saymamaktadırlar. Hayreddin ez-Ziriklî (öl. 1976) tarafından kaleme alınan el-Aʿlâm adlı biyografi kitabında Risâle fî ta‘rîfi’l-‘ilm Devvânî’nin eserleri arasında sayılmıştır. Birden çok yazma nüshanın girişinde de eser, Devvânî’ye açıkça nispet edilmiştir. Çift taraflı yapılan araştırmalar sonucunda eserin müellife aidiyeti sağlanmıştır. Ancak aynı risaleyi içeren başka iki yazma nüshada eser, Şâirzâde isimli meçhul bir şahsa ait gibi gösterilmektedir. Fakat bu isimle ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılmamıştır. Bu isim bir müellif olmaktan çok müstensih ismine benzemektedir. İki ismin birbirine karıştırılması sonucunda böyle bir yanlışlık olmuş gibi gözükmektedir. Devvânî’nin küçük hacimli bu risalesi dönemin ilmi atmosferine ve entelektüel seviyesine ışık tutacak niteliktedir. Adudüddîn Îcî’nin (öl. 756/1355) Mevâkıf adlı klasik kelam kitabında sözü edilen bilgi tanımı diğer bilgi tanımlarından üstün tutulmaktadır. Kusursuz olarak takdim edilen bu bilgi tanımı yerine Cürcânî (öl. 816/1413) Şerh-i Mevâkıf’ta Mâtürîdî’ye (öl. 333/944) atfedilen bilgi tanımını tercih etmiştir. Bu tercih, Devvânî’nin de içinde bulunduğu gelecek kuşaklar için örtük bir eleştiri kabul edilmiştir. Cürcânî’nin gelişigüzel tercih de bulunmadığı yorumunu yapanlar, tanımın üzerine giderek eleştirileri devam ettirmiştir. Risalede ortaya konulan ince işçilik, eleştirel düşüncenin yoğun bir şekilde işletildiğini gözler önüne sermektedir. Risalenin doğru anlaşılması mantık ilminin bilinmesine ve takip edilmesi ise yoğun bir dikkate bağlıdır. Mantık ilminin tasavvur, tasdik, hüküm, nakz gibi kavramlarından alınan yardımla bilginin tanımı çeşitli açılar incelenmektedir. Mantık ilminde kesin, zan, taklit, şüphe gibi bilginin her türlü katmanı tek tek araştırılmaktadır. Kelam ilminde ise bilginin ideal düzeyi olan kesin olmasına dikkat edilmektedir. Kesin olmayan bir bilinen, kelam ilminde bilgi sayılmamaktadır. Çünkü kelamcıların temel hedefi, dinî inançları kesin bilgi üzerine inşa etmektir. Kesin olmayan, muhtemel bilginin başka bir şeye temel olması yanlıştır. Bilinenler arasındaki bir bilginin kesinlik düzeyine ulaşması için doğru olması ve diğer ihtimalleri dışarıda bırakması gerekmektedir. Devvânî’nin risalesinde incelediği bilgi tanımındaki kesinlik için koşulan diğer şart aksinin yanlış olmasıdır. Bir bilginin kesin doğru sayılması tersinin yanlış olmasına bağlıdır. İşte bu risalede ihtimal dışı bırakılmak istenen çelişiklerin veya çelişkinin nerede aranacağı tartışılmaktadır. Bilgi, insan zihninden, dış dünyadan veya ikisi arasındaki ilişkinin kendisinden ayrılmamaktadır. Öyleyse çelişki bu üç alanda aranmalıdır. Risalede Devvânî bilgi tanımını bu üç alanı dikkate alarak eleştirmektedir.

Yazar:Mustafa Bilal ÖZTÜRK
Yayın:Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Cilt:25
Sayı:2
Sayfa:823 – 851
Tarih:2021
DOI:10.18505/cuid.887961
ISSN:2528-987X
URL:http://cuid.cumhuriyet.edu.tr/tr/pub/issue/66214/887961