Kaynaklarda Ebû Saʻd es-Semmân şeklinde anılan İsmail b. Ali, 370/981-983 yılları arasında İran’ın Rey şehrinde doğmuş, ömrünün büyük bölümünü başta hadis olmak üzere ilmi seyahatlere ayırmış ve hayatının sonlarına doğru tekrar memleketine dönerek 1053 yıllarında Rey şehrinde vefat etmiştir. İsmail b. Ali yağ ticareti yapan bir aileden gelmesi itibariyle yağcı anlamında Semmân lakabıyla meşhur olmuştur. Vasiyetinde bıraktığı menkul-gayrimenkullere bakılırsa variyetli bir çevrede yetiştiği aşikârdır. Muʻtezilenin on ikinci tabakasında gösterilen Semmân, kelâm ilminde Ebû Hâşim el-Cübbâî (ö. 321/933) ve Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin (ö. 436/1044) görüşlerini benimsemiş, döneminde Muʻtezile’nin önderi olarak görülmüştür. Hadiste Ebû Tâhir el-Muhallis (ö. 393/1004), İbn Ebû Nasr et-Temîmî ve Abkasî’den (ö. 405/1014-15) eğitim almıştır. Hanefî fıkhı ve âlimlerine, Hanefilik-Şafiîlik arasındaki görüş ayrılıklarına hâkim olan Semmân, Zeydiyye fıkhında da söz sahibi biridir. Bunların yanı sıra kıraat, hadis ricâli, ensâb, ferâiz ve aritmetik konularında kendini yetiştirmiştir. Çok sayıda kitap yazdığı dile getirilen Semmân’ın Hz. Ali ve ilk üç halife arasında muhabbet ve saygı olduğunu ortaya koymak amacıyla kaleme aldığı Kitâbü’l-Muvâfaka beyne ehli’l-beyt ve’s-sahâbe vemâ ravâhü küllü ferîkın fî hakkı’l-âhar adlı kitabının dışındaki eserlerinin henüz günümüze ulaştığı tespit edilememiştir. Bu yüzden kelâmî ve fıkhî görüşlerine detaylı bir şekilde hâkim olma imkânımız söz konusu değildir. Fakat İbnü’l-Adîm’in (ö. 660/1262) Buġyetü’t-taleb fî târîhi Haleb adlı eserinde aktarılan vasiyeti bize bu konularda fikir vermektedir. Vefatından yaklaşık 2 sene önce verdiği vasiyetinde Semmân, kelâmî-fıkhî temayülünün Muʻtezile-Zeydiyye özelinde Ehlü’l-adl ve’t-tevhîd üzere olduğunu ifade etmekte, vasiyetini Muʻtezilî paradigma üzerine kurgulamaktadır. Bu minvalde Semmân’a göre Allâh tektir ve kadimdir. O’nun kudret, ilim, hayat, işitme, görme, ġınâ sıfatları zât ile kaimdir. Allâh cisimlere ve arazlara benzemez. Allâh’ın bütün fiileri iyidir ondan kötü ve çirkin fiiller sadır olmaz. Allâh günahı dilemez, işlenmesinden hoşnut olmaz ve rıza göstermez. O, kullarını güç yetiremeyecekleri şeylerle sınamaz. Kullarına zulmetmez ve günahsız hiçbir kimseye azap etmez. İyilik yapanlara ödül (vaʻd) kötülük yapanlara da ceza (vaîd) vereceğine dair sözüne sadıktır. Tercihli fiillerinin yaratıcısı kulun kendisidir. Kıyamet ve ahirete dair haller haktır. Dirilerin ölmüşler adına ardından yaptıkları hac, umre, sadaka, Kur’ân okuma ve kabir ziyaretleri fayda verir. Günahların affı tevbe, pişmanlık ve bir daha işlememeye azmetmek iledir. Semmân, iʻtizâlî fikirleri sebebiyle eleştiriye maruz kalmış fakat güvenilirliği, gayreti ilmiyyesi ve kabiliyeti muhalifleri tarafından dahi dile getirilmiştir. Hayatındaki mücadeleci yapısı vasiyetine yansımış, itikādî-amelî düşüncesini bir manifesto edasında dile getirmekten geri kalmamıştır. Bu çalışma muhaddis bir âlimin iʻtizâlî fikirlerini tespit etmeyi ve vasiyetinde iʻtizâlî düşüncesini vurgulamasının muhtemel nedenlerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Çalışmada şahıs üzerine derinleşme yöntemi kullanılmış; şahsın ilmi şahsiyeti, eserleri, kullandığı kavramlar ve görüşleri, içinde yetiştiği dinî, ilmî, sosyo-kültürel şartlar müvacehesinde değerlendirilmiştir.
Yazar: | Ömer SADIKER |
Yayın: | Kader |
Cilt: | 20 |
Sayı: | 1 |
Sayfa: | 23 – 42 |
Tarih: | 2022 |
DOI: | 10.18317/kaderdergi.1010378 |
ISSN: | 2602-2710 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaderdergi/issue/70681/1010378 |