Fahreddin er-Râzî’nin hüsün ve kubuh meselesine yaklaşımı: el-Metâlibü’l-Âliye ekseninde bir değerlendirme

Kelâm ilminde hüsün ve kubuh meselesi, daha çok ahlâk ilmiyle alakalı konular içerisinde tartışılmıştır. Bu meyanda iyi ve kötünün Allah ve insan dikkate alındığında, onların ahlâken nasıl anlaşılacağı hususu merak edilen soruların başında gelmektedir. Mütekellimler tarafından kelâmda insanın hüsün-kubuh değerleri karşısındaki durumundan daha çok Allah’ın fiilleri ve hükümleri ele alınmıştır. Allah hakkında hüsün ve kubuh yargıları O’nun fiilleri (yaratma) ve hükümleri (yükümlü tutma) konusunda irdelenmiş ve bu fiil ve hükümlerinin aklen kavranabilir olup olmadığı noktasında birtakım düşünceler geliştirilmiştir. Bu çalışmada 12. yüzyılın en meşhur Eş’arî kelamcıları arasında sayılan Fahreddin er-Râzî’nin hüsün-kubuh anlayışından hareketle oluşturduğu ahlâk kuramı, “el-Metâlibü’l-Âliye” adlı eseri ekseninde değerlendirilecektir. Kelâmı felsefeyle mezcederek kelâmî anlayışını oluşturan Râzî’nin, ahlâkî alandaki temel gayesi, Allah’ın fiilleri ve hükümlerinin ahlâkî konumunu irdelemek olduğundan dolayı, insanın fiilleri meselesine hüsün-kubuh başlığı altında çok fazla yer vermemiştir. Allah’ın fiil ve hükümlerinin ahlâkî noktasını belirlerken savunduğu temel tezi, O’nun her yaptığı ya da hükmettiği şeyin hasen-güzel olmasıdır. Râzî, bunun yanında hiçbir otoritenin Allah’ı güzel ve kötü varlık şeklinde vasıflayamayacağını açık bir şekilde savunmaktadır. Râzî, ahlâkî değerler sahasında şâhid ve gâib âlem ayrımına başvurarak, metafizik alanda aklın, hüsün-kubuh yargılarını belirlemede aciz kalacağını ve fizik (görünür) âlemde ise, insan fiillerinin bazı yönleriyle ilgili hüsün-kubuh yargılarına ulaşabileceğini dile getirmektedir. Bu anlayışının bir sonucu olarak, Allah’ın fiillerinin ya da yükümlü tuttuğu mükellefiyetlerin illetten uzak olduğunu ve O’nun fiil ve hükümlerinin mutlak ve hiçbir etkene bağlı olmadığını savunmuştur. Râzî, ilk dönemlerinde Eş’arîlerin benimsediği hüsün-kubuh anlayışını aynen izleyerek hüsün-kubhun, sadece şeriatın bildirmesiyle tayin edildiğini düşünmektedir. Son dönem eserlerinde ise, o Mâtürîdî’nin hüsün-kubuh anlayışına meylettiği izlenimini vermektedir. İlk eserlerinde vazifeci ilahî buyruk ve gayeci sonuçcu ahlâk kuramlarına yöneldiği, son eserlerinde ise, bu iki ahlâk anlayışına ek olarak hüsün-kubuh tanımlamalarından hareketle yetkinleşmeci erdem ahlâkını ortaya atmış ve oluşturmuş olduğu da düşünülebilir.

Yazar: ABDULLAH ÖZDEMİR
Tür: Yüksek Lisans
Üniversite: Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Danışman: PROF. DR. FETHİ KERİM KAZANÇ
Yayın Yeri: Samsun
Tarih: 2021
Sayfa: 167
URL: https://tez.yok.gov.tr
25 Ekim 2022