Kant’tan günümüze değin filozoflar arasında metafizik bilginin bilgimizin sınırları içerisinde yer almadığına dair bir kanaat vardır. Bu anlayış bilgimizin sınırlarını genelde bu dünya ile sınırlandırmış, bunun ötesindeki bilgimizin sadece spekülasyon olduğunu iddia etmiştir. Kant’a göre rasyonel teolojinin en önemli unsurlarından olan Tanrı’nın varlığı hakkındaki deliller, ontolojik, kozmolojik ve teleolojik delil gibi, bu negatif durumdan kaynaklandığı için herhangi bir geçerliliği yoktur. Kant’ın kendisi her ne kadar Tanrı’nın varlığını inkâr etmese de, onun bu anlayışı filozoflar ve teologlar arasında oldukça kabul görmüştür. Metafizik bilginin gerçek olmadığını iddia etmek, filozoflardan bir kısmının agnostisizme, teistlerin bazılarının da aynı sâikle fideizme yönelmesine sebep olmuştur. Bu birbirinden tamamen farklı dünya görüşlerinin ortak noktaları, Tanrı’nın rasyonel bir şekilde bilinemeyeceği ve Tanrı hakkındaki bilgimizin zihinsel/kognitif yetilerimizin dışında olduğudur. Bu sunumun konusu agnostisizm olmadığı için bir kenara bırakırsak, teizmin doğruluğu ortaya koymak sadece fideizm ve dinî tecrübe içerisinden temellendirme ile yeterli olmayacaktır. Teizmin makuliyetini ortaya koyabilmemiz için, ortaçağ metafiziğinde olduğu gibi Tanrı lehine olan argümanları, kanıtları, delilleri dikkate almamız ve bunu da çağımızın felsefe ve bilim anlayışını göz önünde bulundurarak yapmamız kaçınılmaz gözükmektedir.
Yazar: | Zikri YAVUZ |
Sempozyum Başlığı: | ULUSLARARASI ÇAĞDAŞ TÜRK DÜŞÜNCESİNDE DİNÎ İNANÇLAR ÇALIŞTAYI |
Yer: | Bursa |
Yayıncı: | Uludağ Üniversitesi |
Tarih: | 30 EYLÜL – 1 EKİM 2022 |
Sayfa: | |
ISBN: | |
URL: | https://bit.ly/3TtzS0d |