Kişinin rabbini tanıması ya da inkâr etmesi insanlık tarihi kadar eskidir. Bezm-i elestle başlayan bu mesele, insan var olduğu müddetçe devam edecektir. Tarihin her döneminde münkirlere Allah’ın varlığını ispatlamaya çalışan âlimler hep olmuştur. Şîa imâmları da bunlar arasında takip ettikleri metodla temayüz etmişlerdir. Onlar, hem fıtrî hem de aklî delillerle, birbirlerinden farklı fikir ve düşünceye sahip olan münkirlerle mücadele etmek suretiyle yaratıcının varlığını ispatlamaya çalışmışlardır. İmâmlar, münkirlere evren ve yaratılışla ilgili çeşitli sorular sorarak onları yaratıcıyı inkârdan, O’nun varlığının ihtimali basamağına çıkartmaya çalışmışlardır. Bu basamağa yükselttikleri münkirleri başta burhân-ı hudûs olmak üzere birçok aklî deliller kullanarak ikrâr ve imân makamına ulaştırmayı amaçlamışlardır. Ayrıca imâmlar yaratıcının duyularla hissedilemeyeceğini, teşbih, tecsim gibi mahlûkata ait olan vasıflar üzerinden tanımlanamayacağını belirtmiş, onun varlığını zâtı ve sıfatlarını tasvir etmeye girişmeden aklî delillerle kanıtlamaya çalışmışlardır.
Yazar: | Mostafa AZARAKHSHİ – Abdulalim DEMİR |
Yayın: | Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi |
Cilt: | 8 |
Sayı: | 2 |
Sayfa: | 524 – 543 |
Tarih: | 2021 |
DOI: | 10.12730/13091719.2021.121.216 |
ISSN: | 2148-2292 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/atdd/issue/63005/873647 |