İslam, Allah’ın, insanlara gönderdiği son ilahi dindir. Bu dinin temel gayesi, insanı ahlaken eğiterek huzurlu bir toplum meydana getirmektir. Bir yönetim sanatı olan siyaset, genelde özenin, nesneyi eğiterek belli bir kıvama getirme, özelde ise insanı yönetme sürecidir. Ahlak ise, bireyin diğer insanlarla olan ilişkisinde, uyulması gereken prensipler bütünüdür. Bir davranışın ahlaki alarak nitelendirilebilmesi için onun, bir insan topluluğu içinde ve iradî bir şekilde gerçekleştirilmiş olması gerekir. İslam, temel dini konulara ayrıntılarıyla yer verirken siyasi konulara, genel ilkelerin dışında, teferruata dair çok fazla bilgi vermemiştir. O, siyasetin temel ilkelerini belirlemiş olsa da, detaylarını, insanın bilgi ve birikimine havale etmiştir. Siyasi hayat, dinamik olduğundan İslam, onun detaylarına dair prensipleri esnek bırakmıştır. Siyasetin esas gayesi, insanların, güven içerisinde, adaletle yönetilerek mutlu olmasıdır. İslam’da siyaset, emanet kavramıyla tarif edilmiştir. Bu kavram, geçici olarak, belli şartlar dâhilinde ve bir takım amaçlar çerçevesinde birinin uhdesine verilmiş bir mal veya o kişiye tevdi adilmiş bir sorumluluktur. İslam’a göre siyaset ve ahlak, ne birbirinin aynısı ne de tamamen birbirinden bağımsızdır. Varlık amacı bakımından ahlak, bireyin iradesiyle doğrudan ilişkili olsa da, sosyal ortamda teşekkül eden bir olgudur. Onun için toplumsal yapının, ahlaki ilkelerden bağımsız düşünülmesi, insanlık hayatı açısından birtakım tehlikeleri barındırdığından İslam, siyasi faaliyetler için birtakım ahlaki ilkeler vaz etmiştir. Zira yöneticinin; iyiliği emretme ve kötülüğü engelleme, hak ve hukuku temin etme, güven ve adaleti sağlama gibi görevleri söz konusudur. Onun için İslam, siyaset alanını birtakım ahlaki prensiplerle sınırlandırmaya çalışmıştır.
Yazar: | Maksut ÇETİN |
Yayın: | Balıkesir İlahiyat Dergisi |
Cilt: | |
Sayı: | 16 |
Sayfa: | 141 – 179 |
Tarih: | 2022 |
DOI: | |
ISSN: | 2717-669X |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/baid/issue/74716/1147994 |