Modern dünyanın en önemli sorunlarından birisi hiç şüphesiz sonraki nesilleri oluşturacak olan gençliğin yaşamış olduğu inanç krizidir. Bu krizin temelinde yatan en önemli nedenlerden birisi sunulan dini düşünce ve Tanrı tasavvurunun onların zihin dünyasında bir karşılık bulmaması diğeri ise Tanrı’nın reddedilmesiyle toplumda veya birey üzerinde onun etki ve işlevini yerine getirecek, daha doğrusu onun ölümüyle oluşacak boşluğunun neyle doldurulacağı meselesidir. Çünkü bugün başlangıçtan beri kendisini tanrısal iktidarın varisi olarak gören insan aklının, onun ölümüyle oluşan boşluğu dolduracağı varsayımının bir yanılgı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlardan birincisi ataizmin; ikincisini de ateizmin sonucudur.
Ataizm kelime olarak Türkçe ata kavramının sonuna izm takısının getirilmesiyle atasının yolunu takip eden, mutlak doğru olarak atasını, onun yorumunu gören, Kur’an’ın ifadesiyle tam bir taklitçilik, bilinçsizlik, körlük ve basiretsizlik örneği sergileyen, hakikati atasının düşüncesi üzerinden okuyanları karşılamak üzere oluşturduğum bir kavramdır. Bu nedenle ataizm düşüncesinde Tanrı-insan ilişkisi, doğru veya yanlış olup olmadığına, yaşanılan dönemin bilimsel bilgi, kültürel, sosyal ve entelektüel seviyesi ile uyuşup uyuşmadığına bakılmaksızın miras alınan bilgi temelinde oluşturulur. Öyle ki miras alınan bu bilgi bazen vahyin ve aklın, bazen de
bilimsel bilginin önüne geçer ve zamanla geleneksel otoriteye dönüşür. Kutsal kitap, herkesin anlayabileceği öğreti konumundan uzaklaştırılıp geleneğin anlayışı üzerinden okunmaya başlanır. Bu nedenle artık konuşan kutsal kitap ve akıl değil, miras alınan bilgi yığını olur. İşte bu bilgi yığının mutlaklaştırılmasıyla kurulan Tanrı-insan ilişkisi gençlerin zihin dünyasında anlam krizine sebep olur.
Bilindiği gibi ateizm ise hiçbir şekilde Tanrı’nın varlığını kabul etmeyip tecrübe edilen her şeyi somut evrenden hareketle açıklamaya çalışan, bunun için doğaüstü aşkın varlığa ihtiyaç duymayan düşünce sistemidir. Bugün modern dünyada gençler her iki yaklaşım arasında sıkışıp bir inanç krizi yaşamaktadır. Çünkü modern dünyada insan, Tanrı’nın birey ve toplum hayatından çıkarılmasıyla paniğe kapılmış, ortaya çıkan boşluğu kendi türüyle kapatmaya çalışmış, bu yönüyle tahtından ettiği Tanrı’nın gerçek bir imgesi olmuştur.
Ataist tasavvurda insanın mitos boyutunun öne çıkarılmasına karşın ateizmde bunun yerini logos’un alması, Tanrı düşüncesinin insan aklı karşısında eritilmesi, hem kutsala dayalı dinin, hem insanın tanrısallığının ilan edildiği doğal dinin anlaşılmasını zorlaştırmıştır. Zira teologlar bilimsel bilgi ve akıl temelinde ortaya konulan rasyonellik ilkelerini benimsedikçe, dinin mitleri deneysel, rasyonel ve tarihsel açıdan doğrulanabilir şeyler gibi anlaşılmaya başlanmış dinsel bilgi pratiğe dökülmeyen kuramsal bilgi halini almıştır. İnanç kelimesinin anlamı değişerek iman öğretilerinin safça kabulü, inancın ön koşulu oldu. Logos’un, mitos’u bastırmaya kalkması, insanın bu boyutunun göz ardı edilmesi, onun logos/mitos bütünlüğü olduğunun görülememesi, sonraki dönemlerde dinsel köktenciliğin doğmasına, gençlerin zihin dünyasında inanç krizine sebep olmuştur. Biz bu bildiride gençlerin zihin dünyasında oluşan inanç krizinin nedenlerini ve bu krizden çıkmanın çözüm önerilerini ele alıp değerlendireceğiz.
Yazar: | İsmail ŞİMŞEK |
Sempozyum Başlığı: | Uluslararası İslam, Modernite ve Gençlik Sempozyumu |
Yer: | Zonguldak |
Yayıncı: | ZBEÜ İlahiyat Fakültesi |
Tarih: | 2-3 Nisan 2021 |
Sayfa: | 21-22 |
ISBN: | |
URL: | https://islamvegenclik.beun.edu.tr/ |