Ekmelüddîn Bâbertî (öl. 786/1384), Hanefî fıkıh ve kelam geleneğinin önemli isimlerinin başında gelmektedir. Onun bu gelenek içindeki önemi sadece kendi döneminde Hanefîliği güçlü şekilde temsilinden değil kaleme almış olduğu eserlere de dayanmaktadır. Farklı alanlarda pek çok eser kaleme almış olan Bâbertî’nin, özellikle fıkıh ve kelam alanında öne çıktığı görülmektedir. Bu sebeple onun söz konusu alanlardaki eserleri ve fikirleri üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Bâbertî’nin özellikle kelamla ilgili fikirlerini inceleyen çalışmalarda sıklıkla başvurulan eserlerinden biri, onun Ebû Ca‘fer et-Tahâvî’nin (öl. 321/933) meşhur el-Akîdetü’t-Tahâviyye eseri üzerine yazdığı belirtilen Şerhu Akîdeti Ehli’s-sünne ve’l-cemaa veya Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâviyye adlarıyla bilinen eserdir. 1989’da Ekmelüddîn el-Bâbertî’ye nispetle tahkik edilen bu şerh, Bâbertî’nin kelamla ilgili en önemli çalışması kabul edilmekte ve onun kelamî görüşlerinin de başlıca kaynakları arasında yer almaktadır. Bu şerhin Bâbertî’ye ait olduğu ilim çevrelerinde yaygın şekilde kabul görmüştür. Ancak bu şerhin Bâbertî’ye nispetine ilişkin önemli sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunların başında ise söz konusu şerhin, bir başka el-Akîde şârihi Sirâcüddîn Ömer b. İshak el-Gaznevî el-Hindî (öl. 773/1372) tarafından yazılan şerhle aynı olması gelmektedir. Yani Ekmelüddîn el-Bâbertî’ye nispet edilen şerh, Sirâcüddîn el-Hindî’ye nispet edilen şerhle aynıdır. Dahası klasik tarih, tabakât ve bibliyografya (fihrist) türü kaynaklarda Bâbertî’ye böyle bir şerh de nispet edilmemektedir. Bu türden sorunlar, bunlarla sınırlı değildir ve şerhin Bâbertî’ye aidiyet iddiasını ciddi şekilde ele almayı zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmada, söz konusu eserin Bâbertî’ye aidiyeti, muhtemel kanıtlar göz önünde bulundurularak farklı açılardan kapsamlı bir incelemeye tabi tutulmuştur. Bu çerçevede şerhin tahkikli neşrinde esas alınan el yazması nüshalar ile çeşitli kütüphane kataloglarında Bâbertî’ye ait olduğu öne sürülen şerhin diğer el yazması nüshaları incelenmiştir. Böylece eserin Bâbertî’ye nispet iddiasının dayanakları tespit edilmeye çalışılmıştır. Ancak klasik kaynaklarda yer almadığı gibi şerhin söz konusu el yazması nüshalarında da eserin Bâbertî’ye nispetine ilişkin güçlü bir kanıt bulunmamaktadır. Bu durum Bâbertî’nin diğer eserleri ile Akîdetü’t-Tahâviyye’nin şerhleri başta olmak üzere sonraki kelam eserleri için de geçerlidir. Bu kaynakların hiçbirinde Bâbertî’ye bir Akîdetü’t-Tahâviyye şerhi nispet edilmemektedir. Eldeki veriler, Bâbertî’ye nispet edilen şerhin, aslında onun olmayıp Bâbertî ile aynı çağda ve aynı muhitte yaşamış bir diğer Hanefî Mâtürîdî alim Sirâcüddîn el-Gaznevî el-Hindî’ye ait olduğunu göstermektedir. Nitekim şerhin Bâbertî’nin aksine Sirâcüddîn el-Hindî’ye aidiyetini ispatlayan çokça kanıt da bulunmaktadır. Bu kanıtlar hem Sirâcüddîn el-Hindî ve eserleri hakkında bilgi içeren klasik tarih, tabakat ve bibliyografya türü kaynaklarda hem de şerhin el yazması nüshalarında bulunmaktadır. Dolayısıyla bu kanıtların delaletiyle şerhin Sirâcüddîn el-Hindî’ye aidiyeti sonucuna kesin olarak varılabilir. Şerhin Sirâcüddîn Hindî’ye aidiyetine ilişkin bu kesin hükme rağmen aynı şerhin bir de Ekmelüddîn Bâbertî’ye nispet edilmesi ise hatalıdır. Bu hatanın ne zaman ortaya çıktığı tam olarak tespit edilemese de modern dönemde yaygınlaştığı kesindir. Bunda ise öncelikle Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS) eserinde şerhi Bâbertî’ye nispet eden Fuat Sezgin’in (öl.2018), sonrasında da şerhi Bâbertî adına tahkik eden Arif Aytekin’in önemli payı bulunmaktadır. Özellikle şerhin Bâbertî’ye nispetle tahkikiyle ilim çevrelerinde şerhin Bâbertî’ye aidiyeti son dönemlere kadar müsellem bir hakikat olarak kabul görmüştür. Bu çalışma ilim çevrelerindeki yaygın nispet hatasını, mevcut kanıtlar ışığında tashih etmeyi amaçlamaktadır. Böylece Ekmelüddîn el-Bâbertî ve Sirâcüddîn el-Hindî özelinde Mâtürîdîlik tarihi ve düşüncesi çalışmalarına mütevazı bir katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Yazar: | İhsan TİMÜR |
Yayın: | Amasya İlahiyat Dergisi |
Cilt: | |
Sayı: | 18 |
Sayfa: | 359 – 394 |
Tarih: | 2022 |
DOI: | 10.18498/amailad.1101053 |
ISSN: | 2667-6710 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/amailad/issue/70416/1101053 |