Antik Yunan mirasının İslâm dünyasına intikaliyle birlikte kelâmcılar bir şekilde bilgi sorunuyla yüzleşmiş, bu çerçevede bilginin tanımı, bilginin kaynaklarının ne olduğu vb. meseleleri tartışmaya açmışlardır. Bu tartışmalar özellikle kelâm geleneğinin müteahhirun döneminde daha incelikli bir hal almıştır. Yeni sorular ortaya çıkmış, eski meseleler bazı noktalarda farklı bakış açılarıyla ele alınmıştır. Söz konusu tartışmaların zaman içerisinde incelikli bir hal aldığı tartışmalardan biri de bilginin mümkün olup olmadığı, eğer mümkünse temelde yer alan bilgilerin ne tür bilgiler olduğu sorunudur. Bu sorun özellikle Râzî’nin el-Muhassal’ında ortaya koyduğu çaba ile derinleştirilmiştir. O el-Muhassal’da söz konusu sorunla ilgili dört farklı yanıtın mümkün olduğunu ifade eder: Temelde yer alan önermelerimiz ya i- yalnızca duyusal önermelerdir, ya ii- yalnızca bedihî önermelerdir, ya iii- hem duyusal hem de bedihi önermelerdir, yahut da iv- temelde yer aldığı öne sürülen, kuşkudan azâde olan hiçbir önerme yoktur. Daha sonrasında Râzî bu mümkün tavırların olası gerekçelerini izah edip, kendi konumunu, yani (iii) temellendirir. Râzî’nin geliştirdiği bu tartışma daha sonrasında Îcî’nin el-Mevâkıf adlı eserine neredeyse bire bir taşınır ve sonrasında Cürcânî tarafından titiz bir şerh faaliyetinin konusu kılınır. Cürcânî de tıpkı Râzî gibi (iii)’ü benimser. Bu araştırmada biz Cürcânî’nin kendi konumunu nasıl temellendirdiğini Şerhü’l-Mevâkıf adlı eseri üzerinden betimlemeye çabalayacağız.
Yazar: | MUHAMMED NUR ALİ TABANLI |
Tür: | Yüksek Lisans |
Üniversite: | Marmara Üniversitesi |
Danışman: | DR. ÖĞR. ÜYESİ HAYRETTİN NEBİ GÜDEKLİ |
Yayın Yeri: | İstanbul |
Tarih: | 2022 |
Sayfa: | 81 |
URL: | https://tez.yok.gov.tr |