Felsefe

Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da Mâtürîdî’nin Felsefe Algısı

Çalışmanın temel hedefi Te’vîlâtü’l-Kur’ân bağlamında Mâtürîdî’nin (öl. 333/944) genel olarak felsefeye bakışını tespit ve tahlil etmektir. Başlangıçtan günümüze kadar ulaşan tefsirler arasında filozof (el-felâsife) kelimesi ile felsefecilerin görüşlerine ilk kez yer veren Te’vîlât’tır. Öyleyse Mâtürîdî dini yorumlarken dini dışı sayılan unsurlara açıktan müracaat eden ilk kişidir. Fakat o yorumlama sırasında uyulacak ilkeyi koymuştur. Bu bir…

Kelâm ve Felsefe Açısından Şüphe

Şüphe kavramı tarihi süreçte epistemolojik anlamda dinlerin ve felsefenin ortak meselesi olagelmiştir. Felsefe tarihinde derinlemesine ve çeşitlilik içinde kullanılan bu kavram, İslam düşüncesinde daha işlevsel bir şekilde araştırma ve sorgulama amaçlı kullanılmıştır. Bu bağlamda felsefe açısından septik, metodik ve fideistik olmak üzere üç şüphe türünden bahsedilebilir. İslam düşüncesinde bu şüphe türlerinden ilki olan septik şüphe…

Fahreddin Er-Râzî’nin Kelam-Felsefe ve Tasavvuf Arasındaki Düşünsel Gelgitleri

Nevi şahsına münhasır bir düşünür olan Fahreddin er- Râzî, disiplinler arası özgün düşünceleri ile ön plana çıkmıştır. O, öğrenmeyi transkripsiyon bir gereklilik olarak görmüş, keyfiyet ve kemiyetine bakmaksızın birçok alanda eser telif etmiştir. Râzî’nin en fazla iştigal ettiği disiplinlerin başında kelam, felsefe ve tasavvuf gelmektedir. Kelam yaparken felsefî bahisleri araştırmış meramını anlatmak için de tasavvuf…

İslam Kelamı ve Felsefesi Açısından Dua: Mâtürîdî ve Âmirî Örneği

Din ve felsefenin ortak ilgi alanlarından biri de duadır. Allah ve insana bakan yönü olması hasebiyle dua teoloji, ahlâk ve psikoloji gibi birçok farklı sahanın da konusu veya meselesi haline gelmiştir. Allah-insan ilişkisi açısından değerlendirildiğinde duanın her iki tarafa yönelik imanî (tevhid), amelî (pratik) ve ahlakî boyutlarının olduğu da açıktır. Dolayısıyla duanın mâhiyeti nedir? Dua…

Şerhu’l-Mevâkıf Üzerinden Çağdaş Kelamcıya Bir Soru: Bir Kelamcı Neyi Bilir/Bilmelidir?

Kelam ilminin tartışmasız abidevî yapıtlarından (opus magnum) biri Şerhu’lMevâkıf’tır. Bu eseri kaleme alan Seyyid Şerif Cürcânî (ö. 816/1413) de kuşkusuz kelam tarihinin büyük kelamcılarından biridir. Hatta bazılarına göre o yüksek seviyede kelam yapan silsilenin son halkasıdır, kelam yapmanın hakkını veren son isim.1405’te yazılan Şerhu’l-Mevâkıf XIV. yüzyılda esaslı bir kelamcının neleribildiğini, kelam yaparken hangi ilimlere müracaat…

Ehl-i kitap din kültürü ve kelam arasındaki ilişki 

Bir milletin kültürel özellikleri ve değerleri uzun zaman dilimlerinde oluşur ve şekillenmesinde birçok koşul etkili olur. Çünkü düşünce tarihinde, önceki bilgi ve felsefelerle herhangi bir etkileşimde bulunmadan geliştirilen bağımsız bir felsefe yok denecek kadar azdır. Kendi içinde oluşan düşünce sistemleri ise ilişki ve etkileşim faktörleriyle uzun süre bu felsefeler arasında bulunmuştur. Bu durum, farklı kültürlerin…

Felsefe Eleştirisinde Değişken Dil: Cürcânî Özelinde Eleştirel Bir Analiz

Makalenin konusu, Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin Şerhu’l-Mevâkıfı’na yansıyan eleştiri dilidir. Makale-de kelâm ilmindeki muhalefet ve eleştiri dilinin, ilmi seçkincilik tarafından çevrelendiği incelenmekte-dir. Bu inceleme, Cürcânî’nin filozoflara ve Ehl-i Sünnet kelamcılarına yönelttiği bazı eleştirilerinin içeriğinden hareketle gerçekleştirilmektedir. Sünnî kelâmın en önemli metinlerinden sayılan Şerhu’l-Mevâkıf daha önce bu açıdan ele alınmamıştır. Makalede öncelikle Cürcânî’nin eleştirileri betimsel ana-lizle ele…

Kelâmî ve Felsefî Düşüncede İlahî İrade Sorunu

İlahî irade meselesi Allah-âlem ilişkisi bağlamında üzerinde en çok tartışılan konulardan biridir. Bu problem kelâm ve felsefe geleneğinde iradenin ilim ve kudret gibi zatî sıfatlarla ilişkisi, iradenin ezelîliği sorunu, irade-murad birlikteliği ve yaratmadaki rolü gibi çeşitli alt problemleri de içine alan geniş bir çerçevede tartışılmıştır. Bu araştırmada evrenin yoktan yaratıldığını savunan ve Allah’a irade sıfatı…

İslam Filozoflarında Melek İnancı

İlk dönemde Müslümanların fetihlerle birlikte farklı din, kültür ve medeniyetlerle irtibata geçmesi sonucunda, başta inanç esasları olmak üzere İslam düşüncesinin akla dayalı bir anlatım yöntemiyle izahı bir gereklilik haline gelmiştir. Bu bağlamda vahiy temelli İslam, fethedilen coğrafyaların İslam’dan önce bölgede varlık gösteren din, inanç ve kültürleri bağlamında da yorumlanmıştır. Bunun neticesinde ise dini ve kültürel…

Osmanlı Entelektüel Düşüncesinin Bileşenleri: Kelâm, Felsefe ve Tasavvuf: Kemalpaşazâde ve Risâleleri Üzerinden Bir İnceleme

Osmanlı düşünce yapısının din, akıl ve irfani tecrübe olmak üzere birbirini tamamlayan üç epistemolojik temele dayandığını söyleyebiliriz. Bu üç temel sırasıyla kelâm, felsefe ve tasavvuf disiplinleri ile temsil edilmektedir. Osmanlı düşüncesinin bu özelliği bir taraftan onun irfani ve aklî açıdan gelişmesine katkıda bulunurken diğer yandan bu medeniyetin dinin temel ilkelerine bağlı kalmasına imkân tanımıştır. Bu…