İman

İslâm İtikadı Açısından Değişim

Kurân açısından tek bir din vardır o da tevhid esasına dayanan İslâm dinidir. Ancak bu din insanlığın tek dini olarak kalmamış, insanlar bu dini çizgiyi değiştirerek kendilerine yeni dinler edinmişlerdir. Bunun üzerine Allah tarafından yeni uyarıcılar vasıtasıyla tevhide çağrılmışlar çağrıyı kabul edip kendinde olanı değiştirmek suretiyle yeni bir hayat tarzını seçenler olduğu gidi kendinde olanları…

Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’ye Göre Mukallidin İmanı

Taklid, İslam düşünce tarihinde yoğun tartışmaların olduğu bir konudur. İlk olarak, “Peygamberden başkası taklid edilebilir mi?” sorusuyla gündeme gelen taklid, ameli konularda geçerli kabul edilmişse de itikad alanında geçerli olup olmadığı meselesi kelâmcıların üzerinde görüş ayrılığına düştüğü konulardan biridir. Ehl-i Sünnet, mukallidin imanının geçerli olduğunu savunurken, Mu„tezile kelâmcıları iman konusunda mukallid olan kimsenin taklidden kurtulmadıkça…

İman, Kurtuluş ve Ahlak Arasındaki İlişkiye Dair Bir Değerlendirme

İslam dininin geliş amaçlarının başında güzel ahlak gelmektedir. Bu anlamda bütün dini ilke ve uygulamaların ahlâkî açıdan insanı geliştirici bir özelliği vardır. Bu durumun bir sonucu olarak İslam, cahiliye toplumunu bir erdemler yurduna çevirmiş ve onları birçok açıdan yeryüzünün düşünce önderleri mesabesine getirmiştir. Benzer durumlar peygamber gönderilmiş diğer eski kavimler için de geçerlidir. Ancak peygamberlerin…

Ahiret İnancı Bağlamında Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet

İnsanların yaratılmasından ölümüne kadar yaşadığı her anında var olan İslam dininin inanç esaslarından birisi olan ahiret gününe iman, insanların dünya yaşantısını şekillendirmede büyük bir role sahiptir. İnsanların bu dünyada yaptıklarından dolayı ahirette hesaba çekileceği inancı, insanda sorumluluk duygusunu geliştirmektedir. Ahiret inancının oluşturduğu sorumluluk duygusuna sahip olan insanlar, yapması durumunda cezalandırılacağı yasak davranışlardan uzak durarak, Allah…

Gazzâlî’nin İman-Amel Anlayışı

İnanma ihtiyacı, şüphesiz insanın en doğal özelliklerinden biridir. İman olgusu dinin merkezinde yer alan bir kavram olması sebebiyle hemen hemen her dönemde insanların yaşam biçime, düşünce ve davranışlarına yön vermiştir. İmanın varlığı veya yokluğu bütün bir hayatı etkiler. İman, insanın iç dünyasını imar eden en önemli sebeplerinden biri olduğundan dolayı, bedendeki ruh gibidir. Bedende bulunan…

Allah İnancı ve Ahlaka İlişkin Algının Eyleme Tezahür Biçimleri

Bu çalışma genç yetişkin bireylerin Allah inancı ve ahlaka ilişkin algılarının eylemlerine tezahür biçimlerini konu edinmektedir. Çalışmada İslam düşüncesinde yer alan inanç ve ahlak arasındaki ilişkinin pratikte kurulma imkânı tartışılırken tanrı tasavvurunun ve ahlakın kaynağı ile ilgili düşüncenin eylemleri nasıl etkilediği sorgulanmaktadır. Bu bağlamda Allah’a inanan, çeşitli öğrenim düzeylerine sahip, farklı meslek gruplarından, İstanbul’un farklı…

İmam Mâtürîdî’de Bilgi Kuramı ve İmanda İstidlâlî Bilginin (Aklın) Rolü

İslam düşüncesinde iman kavramı, tarih boyunca gerek İslam kelâmcıların, gerekse felsefecilerin üzerinde önemle durduğu bir konu olmuştur. Bunun pek çok sebebinden bahsedilebilir, fakat iman kavramının soyut bir mânâyı ifade etmesi ve rasyonalist bir bakış açısına göre pek itibar görmemesi, öte yandan Müslümanların ve diğer bazı din mensuplarının bu kavrama önem atfedip, onu kutsal bir varlığa…

Mukallidin İmanı Problemi ve Uryânî Osman Efendi’nin Eserlerinde Mukallidin İmanı Meselesi

Mukallidin imanı konusu, kelâm âlimlerinin üzerinde önemle durdukları konulardan biridir. Zira bu konu sonuç itibariyle Müslümanların ekseriyetinin imanını ilgilendirmektedir. Nitekim imanın Müslüman kişiye yararlı olmasının öncelikle iman edilecek konularda bir tür araştırma ve incelemenin yapılması, prensipte herkes tarafından kabul edilmekle birlikte; hiçbir araştırma yapmadan inanan bir kimsenin (mukallid) durumu ise kelâm tarihinde bir problem olarak…

İbn Hazm’ın Mürcie’den Saydığı Ekollerin İman Tanımlarına Yönelttiği Eleştiriler

Mürcie, siyasî ve itikadî bir fırka olarak büyük günah işleyenlerin durumlarını Allah’a havale edip, dini anlamdaki sorumlulukları hakkında fikir beyan etmeyen kişilere verilen ortak bir isimdir. Bununla beraber Mürcie hakkında “amelleri niyet ve inançtan sonraya bırakanlar”, “büyük günah işleyenlere ümit verenler” veya “imanı sırf dille ikrardan ibaret görenler” şeklinde çeşitli isimlendirilmeler de yapılmıştır. Mürcie, Emevîler’in…

Ebü’l-Muîn en-Nesefî ile Ebû İshak es-Saffâr’ın İmanın Mahlukiyeti Hakkındaki Görüşlerinin Değerlendirilmesi

Bu çalışmada, imanın yaratılıp yaratılmadığı tartışmasına dair Ebü’l-Muîn en-Nesefî (öl. 508/1115) ile Ebû İshak es-Saffâr’ın (öl. 534/1139) görüşleri konu edilmiştir. Bu kapsamda öncelikle imanın mahlukiyeti tartışmasının kelâm tarihindeki yeri ele alınmış, özelikle de Ehl-i hadîs anlayışı ile Eş’arî ve Mâtürîdî âlimlerinin konuya yaklaşımları ortaya konulmuştur. Sonrasında Nesefî ve Saffâr’ın imanın mahlukiyetiyle ilgili ortaya konulan çok…