“Tebsıratü’l-edille’de” Büyük Günah Meselesi
Kelâm ekollerince tartışılan konulardan birisi Müslüman olduğu halde büyük günah sahiplerinin âhiretteki cezalarının durumudur. Bu konu, büyük günah (mürtekibu’l-kebîre) meselesi adıyla incelenmiştir. İnsan doğası gereği her zaman kendisi için çizilen sınırlar içinde kalmaz. Beşerî duygular, hırs ve öfke gibi zafiyetler onun kanunları çiğnemesine yol açabilir. Bu bağlamda bir Müslümanın dinî yasaklardan bir veya birkaçını işlemesi…
Kelâm İlminde İlahî İrade Tartışmaları
İslâm düşüncesinde “irade” konusu temel olarak ilahî irade, insan iradesi ve ilahî iradenin insan özgürlüğüne etkisi çerçevesinde tartışılmaktadır. Bu makalede Allah’ın sıfatları içerisinde ayrı bir öneme sahip bulunan ilahî irade konusu ele alınmıştır. Kelâm ilminde irade, Allah’ın emirlerinde ve fiillerinde tamamen hür ve özgür olduğunu ifade eden bir yetkinliktir. Nitekim görünür âlemde iradeyle nitelenen kişi…
Şemseddin Semerkandî’nin Bilgi Teorisi
Türkistan’ın seçkin âlimlerinden olan Şemseddin Muhammed b. Eşref el-Hüseynî es-Semerkandî (ö. 702/1303) Mâtürîdî okulunda yetişen, metafizik âlemle ilgili felsefe, kelâm ve dinlerin yaklaşımlarını değerlendirebilecek boyutta bilgi birikimine sahip biridir. O, bilgi teorisinde de bu niteliğini yansıtmış, bilgi kuramını oluştururken, konuyla bağlantılı farklı yaklaşımları değerlendirmiş ve kendi bilgi birikimi doğrultusunda en isabetli olarak gördüğünü seçmiş veya…
Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik Arasındaki İhtilaflı Meselelere Bir Katkı: Kün Emri ve Yaratmaya Tesiri
Semâvî dinler geleneğinde önemli bir yere sahip olan “söz-yaratma” ilişkisi, Kur’ân’da geçen “kün âyetleri” bağlamında ifadesini bulmuştur. Buna göre Allah, bir şeyi yaratmak istediği zaman “ol” demesinin yeterli olacağını, o şeyin de hemen oluverdiğini bildirmektedir. Allah’ın evreni yoktan yarattığı konusunda aynı kanaati paylaşan kelâm âlimleri, bu yaratmanın nasıl gerçekleştiği ve “kün” emrinin yaratmadaki rolü meselesinde…
Şeyh Bedreddin Simâvî’nin Vâridât Adlı Eseri Bağlamında Kelâmî Görüşleri
Türk sosyal ve siyasal olayları içinde önemli bir yeri olan Şeyh Bedreddin Simâvî (ö. 823/1420), XIV. ile XV. yüzyıllarda yaşamış, önemli fıkıhçı ve sûfilerden biridir. Vahdet-i vücûd fikrini savunan Şeyh Bedreddin’in, âsî ve bürokratik bir kimliği vardır. Şeyh Bedreddin, fıkıh ve tasavvuf alanında temayüz etmiş bir âlimdir. Ancak adının karıştığı isyanlar nedeniyle ilmî kişiliği yeterince…
İftirâk Hadisinin Yaygın Olmayan Bir Versiyonuna İlişkin Bir İnceleme
Ümmetin yetmiş üç fırkaya ayrılacağını ve bunlardan sadece birinin kurtuluşa ereceğini işaret eden iftirâk hadisi, İslam düşünce geleneğinde Mezheplerin oluşmasında belirleyici bir rol üstlenmiştir. Sahabe tabakasında oldukça zengin bir aktarım zeminine sahip bu rivayet, farklı söz kalıpları ile aktarılmıştır. Söz konusu rivayetin tüm metin farklılıkları bir yana, iki farklı mesajı içeren metinler olduğu tespit edilmiştir….
Özgün Bir Sünnî Literatür: Türkçe Maktel-i Hüseyinler
Öz Teolojik anlamda güçlü gelenekler, farklı alanlara belirgin tonlarını taşıyabilmektedir. Bu noktada Sünnîlik ve Şi‘îlik, İslâm Mezhepler tarihinin en güçlü geleneklerinin başında gelmektedir. Bu geleneklerin ayırt edici vasıfları, geleneği takip eden âlimlerin eserlerine ve edebî metinlerine sirayet etmiştir. Günümüz ilahiyat araştırmacıları, ihtisaslaşma gereği kelâm, tefsir, hadis, fıkıh ve mezhepler tarihi kaynakları üzerinden zihniyet ve gelenek…
Bâkıllânî’nin Nübüvveti Ispat Noktasında Berâhime’nin Eleştirilerine Verdiği Cevaplar
İslâm itikâdında nübüvvet konusu en önemli meselelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak kelâmcılar bu konuyu imkân, lüzum, olgu ve ıspat noktasında ele alarak değerlendirmişlerdir. Buna göre Yüce Allah’ın nübüvvetin imkânı noktasında insanlara peygamber göndermesi aklen mümkün müdür, eğer mümkün ise bu nasıl gerçekleşmiştir gibi konular esas noktayı oluşturmaktadır. Nübüvvetin lüzumu konusunda ise tarih boyunca…
Âlemin Ötesine Uzanan El: Mu‘tezile’nin Basra ve Bağdat Ekolleri Arasında Boşluk/Halâ Tartışmaları
Kelâmda boşluk fikrini atomculuğun kabulüyle başlatmak mümkün olsa da konuyla ilgili asıl tartışmaların Yunan felsefî mirasının İslam dünyasına aktarılmasından sonra gün yüzüne çıktığı görülmektedir. Kelâm literatüründe, felsefî gelenekte olduğu gibi boşluğun iki türü olduğu kabul edilmiştir. Bunların ilki âlemin dışında/ötesinde bulunan haricî boşluktur (ekstra-kozmik), ki bu tarz bir boşluğun olup olmadığı problemi kelâm kaynaklarında “âlemin…
Tikkun Olam (Dünyayı Onarmak) Düşüncesi Bağlamında Yahudilik’te Tıp –Kelami Bir Bakış Açısı ile
Tikkun olam düşüncesi; en genel tanımla dünyanın iyileştirilmesi ve onarılması için çaba sarf etmeyi ifade eder. İlk olarak Tora’nın yorumu olan Mişna’da rastlanılan bu ifade birçok farklı anlamda kullanılsa da “Yahudilerin krallıkları bu dünyadır ve Tanrı onlar için çok şey yapar ardından da Yahudilerin bu görevleri tamamlamalarını bekler.” ibaresi felsefenin anlaşılması için önemlidir. Bu bağlamda…