Bu makalede, âhâd haberlerin ve âyetler hakkında yapılan te’vîllerin kabul edilebilmesi için Mâturîdî’nin (ö. 333/944) öne sürdüğü şartların tespit edilmesi ve onun düşünce sisteminde kabul şartları ve hükümleri bakımından haber-i vâhid ile te’vîl arasında bir mukayese yapılması amaçlanmaktadır. Kaynaklarda kelam, fıkıh, usûl, tefsir ve mezhepler tarihi alanlarında çok sayıda eser verdiği belirtilen Mâturîdî’nin, günümüze yalnızca Kitâbü’t-tevhîd ile Te’vîlâtü’l-Kur’ân isimli eserlerinin ulaştığı bilinmektedir. Bahsi geçen eserlerinde o, te’vîlin ve âhad haberlerin kabul edilebilmesi için öne sürdüğü şartları sistematik biçimde açıklamamıştır. Bununla birlikte özellikle Te’vilât’taki bazı açıklamaları ve uygulamaları, söz konusu şartları tespit edebilmemize imkân sağlamaktadır. Çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılarak Mâturîdî’nin söz konusu eserlerinde te’vîl ve âhâd haberler hakkındaki görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Buna göre onun düşünce sisteminde haber-i vâhid ile te’vîl, hem kabul şartları hem de doğurduğu hükümler bakımından aynı düzlemde değerlendirilmektedir. Onun düşüncesinde gerekli şartları taşıdığı takdirde hem haber-i vâhid hem de te’vîl kesinlik değil, zann-ı gâlib bildirmektedir. Her ikisi de şehâdet bilgisi gerektiren konularda olmasa da ahkâm konusunda delil olabilir. Mâturîdî’nin âhâd haberleri kabul kriterlerinin neredeyse tamamı metin ve muhtevâ ile ilgilidir. Son derece nadir görülen ve hiçbir zaman yaklaşımının odak noktasını teşkil etmeyen senedle ilgili açıklamaları ya başka deliller vasıtasıyla önceden ulaştığı hükmü teyit etme ya da muhatabına kendi argümanı ile cevap verme amacı gütmektedir. Bununla birlikte Mâturîdî teorik olarak bir haberin sıhhatini tespit için râvîlerin hallerinin incelenmesini de gerekli görmektedir. Diğer taraftan onun düşüncesinde kaynağına nispetinin kesin olması bakımından mütevâtir haber ile murâd-ı ilâhînin kesinliği bakımından tefsir arasında da büyük benzerlikler bulunmaktadır. Ayrıca Mâturîdî’nin sahih olmadığını düşündüğü âhâd haberleri ve doğru bulmadığı te’vîlleri reddederken kullandığı tabirler de hemen hemen aynı ifade kalıplarından oluşmaktadır. Bu ifadeler hadisçilerin terminolojisinde olduğu gibi senedle ilgili değil, muhteva ile ilgilidir. Sözü edilen hususlardaki benzerliklerin sebebi Mâturîdî’nin delilleri kesinlik ve zan üzerinden ele alan kelamcı kimliğinin yansıması olmalıdır. Belirtilen hususlar aynı zamanda Mâturîdî’nin, hadisleri hadisçilerin yönteminden farklı bir şekilde değerlendirdiğini göstermektedir. Bu çalışmanın kelâm, usûl ve tefsir alanlarında temâyüz etmiş bir âlimin âhâd haberlere muhteva merkezli yaklaşım metodunu yansıtması umulmaktadır.
Yazar: | Tunahan ERDOĞAN |
Yayın: | Turkish Academic Research Review |
Cilt: | 6 |
Sayı: | 3 |
Sayfa: | 1053 – 1085 |
Tarih: | 2021 |
DOI: | 10.30622/tarr.908061 |
ISSN: | 2602-2923 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/tarr/issue/64962/908061 |