Nebî ve resul kavramları özellikle sünnî kelam kaynaklarında, ifade ettikleri mananın daha genel veya daha özel olması yönüyle değerlendirilmiştir. Nebî ve resul kavramlarına ilişkin bu değerlendirme modern dönem kelam eserlerinde de devam ettirilmektedir. Ancak kelamcıların, problematik düzeyde ela aldıkları her konuda olduğu gibi nübüvvet konusunda da bir usule, geleneğe ya da yaklaşıma önemli ölçüde bağlı kalarak görüş belirttikleri unutulmamalıdır. Bu durum göz önüne alındığında kendilerine yakın gördükleri veya takipçisi oldukları mezheplerin görüşlerini tespit etmek/savunmak ve muhataplarının fikirlerini boşa çıkarmak adına tutum geliştiren kelamcılar, kendilerince belirledikleri bu metodu itikadî tartışmaların birçoğuna uyguladığı gibi nübüvvet konusunda da benzer bir yaklaşım sergilemişlerdir. Bu makalede nebî ve resul kavramlarının nübüvvet bahsinde ele alınan basit bir tartışmadan ibaret olmadığı ya da genel kanaate uygun bir şekilde söz konusu kavramların yalnızca umum-husus yönüyle tartışma konusu yapılmadığı belirtilmektedir. Burada nübüvvet konusunun önemli bir kavramı olan nebî kelimesi dilsel açıdan ele alınmakta ve söz konusu kelimenin ifade ettiği mana sünnî ve mu’tezilî kelamcıların kendi yaklaşımlarına uygun bir şekilde tespit edilmektedir. Nebî kelimesinin etimolojik izahı ve kelamcıların kendi görüşlerine uygun olan manayı tercih etmesi elbette önemlidir. Ancak söz konusu kelimenin dilsel açıdan ifade ettiği mana ile ıstılahî manası arasında da bir uyum aranmalıdır. İşte burada birtakım dinî/itikadî kaygılar gündeme gelmektedir ki bu sayede her kelam ekolü nebî kavramı hakkında kendi görüşüne uygun olan mana üzerinden dilsel-terimsel geçişkenliği sağlayabilmiştir. Daha açık şekliyle gerek sünnî gerek mu’tezilî yaklaşım nebî kavramıyla ilgili kendileri açısından uygun olan ıstılahî manaya denk gelecek etimojik bir manayı tercih etmiş gözükmektedir. Bu durumun sebebi ya da sebepleri araştırıldığında yani söz konusu kelami yaklaşımların neden bu tür tercihlerde bulunduğu sorgulandığında diğer kelami problemlerde olduğu gibi kelami teolojik kurgu ile karşılaşılmaktadır. Kelam alanında problem olarak tespit edilen her konu bir şekilde bahsedilen bu teolojik kurgu ya da teolojik tartışmalarla irtibatlıdır. Nebî-resul tartışmaları gibi nübüvvet konusu da Allah-alem-insan ilişkisi bağlamında gelişen veya bizzat kelamcılar tarafından geliştirilen söz konusu teolojik kurgunun nesnesi durumunda ele alındığı zaman daha anlaşılabilir ve kabul edilebilir yorumlar ortaya çıkacaktır. Nübüvvetin vehbî ya da kesbî oluşuna ilişkin tartışmalar da teolojik kurgudan bağımsız olarak anlaşılabilir gözükmemektedir. Bu gerçek tespit edildikten sonra nebi ve resul kavramlarının nasıl içeriklendirildiği nedenleriyle birlikte daha kabul edilebilir ve anlaşılabilir bir duruma gelecektir. Bu çalışma kelami olarak incelemeye alınan problemlerin temellerinde daha derin kurgular ya da tasavvurlar barındırdığını, hiçbir kelami problemin bu kurgu ya da tasavvurlardan bağımsız olarak ortaya çıkıp gelişmediğini göstermesi açısından faydalı olacaktır.
Yazar: | Abdülgaffar ASLAN – Emre KÖKSAL |
Yayın: | Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi |
Cilt: | |
Sayı: | 49 |
Sayfa: | 104 – 118 |
Tarih: | 2022 |
DOI: | |
ISSN: | 2602-2346 |
URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/sduifd/issue/73803/1203706 |