Makaleler

Alevî İnanç Kültüründe Hz. Nûh ve Nûh Tûfanı

Hz. Nûh ve Nûh tûfanı, tarihsel süreç içerisinde birçok kültür içinde yaşatılarak günümüze kadar gelen, önemli bir figürdür. Tûfan’ın yaşatıldığı kültürlerden biri de Alevîlik-Bektaşîlik’tir. Bu konuda yapılan araştırmalar dikkate alındığında günümüze kadar Hz. Nûh ve Nûh tûfanı metaforu kullanılmış olmasına rağmen özerinde detaylı bir araştırma yapılmaması bizleri bu çalışmayı yapmaya sevk etmiştir. Hz. Nûh ve…

Bir İslam Rönesansına Doğru Hasan Onat Ve İslam’da Yeniden Yapılanma

Hasan Onat’a göre İslam’da yeniden yapılanma, insanı merkeze alarak Tanrı, Kuran, nübüvvet ve ahiret konularını değerlendirmekle, İslam-vahiy ilişkisini, aklın hakimiyeti doğrultusunda dinamik hale getirmekle mümkün olacaktır. Onat’a göre Kur’ân’ın yaratıcı bir şekilde anlaşılması için gerçek bir yöntem geliştirilememiştir. Bu nedenle yeniden yapılanmanın merkezinde Kur’ân’a dönüş yer almalıdır. Onat’ta Kur’ân’a dönüş, insanın yeni bir hayat, yeni…

‘Yevm-i ʻÂşûrâda Şîʻîlerin İcrâ-yı Âyîni’ Adlı Risâlenin Tahlil ve Transkripsiyonu

Meçhul bir müellif tarafından “Yevm-i ʻÂşûrâda Şîʻîlerin İcrâ-yı Âyîni” adıyla yazılarak bir asır evvel İstanbul’da neşredilen risâle, Şîîlik ve İslâm Mezhepleri Tarihi alanında bir vesika hükmündedir. Tahlil ve neşrini yaptığımız risâleye verilen isim, Şîî mezhebi mensuplarının âşûrâ gününde yaptıkları dinî törenlerin nasıl icrâ edildiğinin anlatıldığını çağrıştırmaktadır. Ancak risâlede, âşûrâ âyinlerinin nasıl yapıldığı değil, Şîîlik için…

Gelenbevî’nin İnsan Fiillerine Bakışı: Hâşiye ʿalâ Şerḥi’l ʿAkāʾidi’l-ʿAdudiyye Eksenli Bir Değerlendirme

İnsan fiilleri, hicri ilk asırdan itibaren kelâm ilminin en çok tartışılan konulardan biridir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in vefatı akabinde ortaya çıkan sosyal ve siyasî hadiseler neticesinde gündeme gelen insan fiillerinin gerçek fâilinin kim olduğu tartışması zaman içinde kelâm ilminin en önemli meselelerinden biri haline gelmiştir. Farklı kelâm ekollerine mensup pek çok âlim bu sorunu çözmeye çalışmıştır….

Scepticisms in the Formation of Islamic Rational Theology: Abū al-Qāsim al-Balkhī and Ibn al-Malāḥimī Providing a Window on the Transmission of Arguments from Late Antiquity

Newly accessible source material calls for a revision of our picture of the more technical transmission of sceptical epistemologies in the intellectual landscape of early Islam. Abū al-Qāsim al-Balkhīʼs (ninth/tenth century) Book of Doctrines shows that naẓar as the basic argumentative method of kalām is defined by the encounter with a broad spectrum of sceptical strategies. By the beginning…

A Responsum by the Fifth/Eleventh-Century Imāmī Theologian Abū Yaʿlā Muḥammad b. al-Ḥasan b. Ḥamza al-Jaʿfarī on the Number of the Imams

MS Tehran, Dānishgāh-i Tihrān 5396, a multitext codex dating to the eleventh/seventeenth century, includes a tract entitled Risālat al-ḥujja fī l-imāma by the little-known fifth/eleventh-century Imāmī theologian Abū Yaʿlā Muḥammad b. al-Ḥasan b. Ḥamza al-Jaʿfarī. The text is transmitted in two additional witnesses, and in both it is attributed to al-Sharīf al-Murtaḍā (d. 436/1044). The tract was recently…

Ruhçu Düşünceye Karşı Bir Argüman Olarak Ayrık-Beyin Vakası

Ruhçu anlayışın temel problemlerinden biri, hiçbir maddi özelliğe sahip olmayan ruhun nasıl olup da maddi bir bedeni etkilediğidir. Zira gayri-maddi bir varlığın nasıl maddeyle etkileşime geçtiğini anlamak güçtür. Bilhassa beynin çalışma tarzına ve psikolojimizi nasıl etkilediğine dair bilimsel anlayışımız arttıkça, zihin için bir ruha gereksinim olup olmadığı sorusu da kendisini daha güçlü bir biçimde gösterir….

Dilin Kökeni Üzerine Klasik İslâmî Söylem: Kültürel Hafıza ve Sünnîliğin Savunusu

Erken dönem İslâm düşünce geleneğinde, dilin kökeni (aslu’l-luga) konusunda iki temel görüş geliştirildi. Genelde tevkîf olarak bahsedilen, ilahi failin dilin vaz‘ edilmesinde üstün rol oynadığını vurgulayan ve bu açıdan ispat gerektirmeyen (axiomatic) birinci görüş şudur: lafızların manaları başlangıçta Tanrı tarafından belirlenmiştir. Bu tutuma karşı tez olarak sunulan ve ıstılâh olarak adlandırılan ikinci doktrin ise dilin…